Translation of "Carrera" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Carrera" in a sentence and their turkish translations:

¿Ganaste la carrera?

Yarışı kazandın mı?

Su salud, su carrera,

evliliklerinden, sağlıklarından,

Lentamente terminó la carrera.

- Yarışı yavaşça bitirdi.
- Yarışı yavaş yavaş bitirdi.

La carrera ha terminado.

Yarış bitti.

Tom terminó la carrera.

Tom yarışı bitirdi.

Fue una gran carrera.

O büyük bir yarıştı.

La carrera estaba arreglada.

Yarışta rüşvet yoluyla hile yapıldı.

Tom ganó la carrera.

Tom yarışı kazandı.

Tom perdió la carrera.

Tom yarışı kaybetti.

- Te echo una carrera a casa.
- Os echo una carrera hasta casa.

Eve kadar seninle yarışacağım.

"Deberías dejar tu carrera internacional".

"Uluslararası kariyerini bitirmelisin."

Él participó en la carrera.

O, yarışa katıldı.

Su carrera política ha terminado.

Onun siyasi kariyeri sona erdi.

Lo escribió a la carrera.

O bunu telaşla yazdı.

El escándalo arruinó su carrera.

Skandal onun kariyerini mahvetti.

Hice una carrera con él.

Onunla bir yarış yaptım.

Corrí una carrera con Tom.

Tom ile bir yarış koştum.

Tom casi ganó la carrera.

Tom neredeyse yarışı kazandı.

¿Acaso piensas seriamente en perseguir una carrera como conductor de autos de carrera?

Bir yarış arabası sürücüsü olarak bir kariyeri sürdürmeyi ciddi olarak düşünüyor musun?

Apareció a principios de mi carrera.

Kariyerimin ilk zamanlarında başladı.

El otro 90 % cambia de carrera,

Diğer yüzde 90 ise kariyer değiştiriyor,

Parece que Tom ganó la carrera.

Tom yarışı kazanmış gibi görünüyor.

Había cincuenta concursantes para la carrera.

Yarışta elli tane katılımcı vardı.

Él ganó la carrera con facilidad.

O kolaylıkla yarışı kazandı.

Yuko comenzó la carrera muy rápido.

Yuko yarışa çok hızlı başladı.

Tienes una carrera en las medias.

Çorabın kaçmış.

Tom vio la carrera con binoculares.

Tom dürbünle yarışı izledi.

Algo así podría arruinar tu carrera.

Böyle bir şey kariyerini mahvedebilir.

Él ganó la carrera otra vez.

Yarışı yine kazandı.

Estoy haciendo la carrera de sociología.

Sosyolojide uzmanlaşıyorum.

Fue ahora una carrera contra reloj.

O artık zamana karşı bir yarıştı.

Tom debería ganar esta carrera, creo.

Tom'un bu yarışı kazanması gerekir, sanırım.

Está preparándose para la carrera diplomática.

O bir diplomatik kariyer için hazırlanıyor.

Desafié a Tom a una carrera.

Tom'u bir yarışa davet ettim.

La carrera parecía no acabar nunca.

Yarış asla sona ermeyecek gibi görünüyordu.

Tom salió segundo en la carrera.

Tom yarışta ikinci oldu.

Tom no esperaba ganar la carrera.

Tom yarışı kazanmayı beklemiyordu.

Estoy pensando en cambiar de carrera.

Meslek değiştirmeyi düşünüyorum.

Yo había logrado éxito en mi carrera,

Ben debir hayli kariyer başarısı edindim

Tenía 17 años cuando elegí mi carrera.

Kariyerimi seçtiğimde 17 yaşındaydım.

Tom tiene una brillante carrera como doctor.

Bir tıp doktoru olarak Tom'un parlak bir kariyeri var.

En esa carrera sólo compitieron cuatro caballos.

Sadece dört at yarışta yarıştı.

¿Es verdad que él ganó la carrera?

Onun yarışı kazandığı gerçek mi?

Tom no debería haber ganado la carrera.

Tom yarışı kazanmamalıydı.

Nadie cree que Tom gane la carrera.

Hiç kimse Tom'un yarışı kazanacağını düşünmüyor.

Está en el primer año de carrera.

O, üniversitede ilk yılında.

Tom habló con un asesor de carrera.

Tom bir kariyer danışmanıyla konuştu.

¿Cuál es tu juego de carrera favorito?

Gözde yarış oyunun nedir?

Tom está destinado a perder la carrera.

Tom kesinlikle yarışı kaybedecek.

Tom predijo que María ganaría la carrera.

Tom Mary'nin yarışı kazanacağını önceden tahmin etti.

Tom apostó $300 dólares en la carrera.

Tom yarışta 300 dolarlık bahse girdi.

- Quien sea que gane la carrera, recibirá el premio.
- Quienquiera que gane la carrera obtendrá el premio.

Yarışı kim kazanırsa ödülü alacak.

Los ayudo a explorar sus opciones de carrera.

Kariyer seçeneklerini keşfetmelerine yardım ediyorum.

Y me llevé la sorpresa de mi carrera.

ve kariyerimin şokunu yaşadım.

Recuerden que mi carrera es de política económica

Şimdi unutmayın, kariyerim kişisel düşünce ve duygulara değil,

Su vida es una inacabable carrera contra reloj.

Onun yaşamı, zamana karşı bitmeyen bir yarıştır.

¿Acaso vas a participar en la siguiente carrera?

Bir sonraki yarışa katılacak mısınız?

La carrera presidencial de 2020 se está calentando.

2020 başkanlık yarışları kızışıyor.

Su pierna mala le impidió ganar la carrera.

Onun kötü bacağı yarışı kazanmasını engelledi.

Tom apenas podía respirar después de la carrera.

Tom yarıştan sonra zor nefes alabiliyordu.

¿A qué hora va a terminar la carrera?

Yarış saat kaçta bitecek?

Esta decisión se reflejará en su futura carrera.

Bu karar onun gelecekteki mesleğini belirtecektir..

Una liebre echó una carrera contra una tortuga.

Bir tavşan, bir kaplumbağa ile yarıştı.

El escándalo era un obstáculo para su carrera.

Skandal, kariyeri için bir engeldi.

Nuestro amigo terminó la carrera en segundo lugar.

Arkadaşımız yarışı ikinci sırada bitirdi.

Ha sido como una carrera armamentística en el útero,

rahimde bir silahlanma yarışı yaşandı,

Pongo a mi familia por encima de mi carrera.

Ailemi kariyerimin önünde tuttum.

Él llegó en el quinto lugar en la carrera.

- O, yarışta beşinci geldi.
- O, yarışta beşinci oldu.

Mañana va a haber una carrera de tres millas.

Yarın üç millik bir yarış olacak.

¿Qué es más importante, tu carrera o tu familia?

Hangisi önce gelir, mesleğin mi yoksa ailen mi?

Todos estábamos sorprendidos de que Tom ganara la carrera.

Tom'un yarışı kazanmasına hepimiz şaşırdık.

Ella está en el segundo año de la carrera.

O üniversitede ikinci yılında.

Que Tom ganara la carrera me hace muy feliz.

Tom'un yarışı kazandığına çok sevindim.

Su carrera como periodista estaba lleno de logros distinguidos.

Bir gazeteci olarak onun kariyeri seçkin başarılarla doluydu.

Cuando llegué a la escuela, la carrera había terminado.

Ben okula vardığımda yarış zaten bitmişti.

Este es un atleta, con una carrera en el deporte.

Bu, kariyeri olan bir atlet.

La primera mentira es que una carrera exitosa da plenitud.

İlk yalan kariyer başarısının tatmin edici olmasıydı.

Mi profesor me guió en la elección de mi carrera.

- Öğretmenim kariyer seçiminde bana rehberlik etti.
- Öğretmenim kariyer seçiminde bana yol gösterdi.

El tiempo va a retrasar el comienzo de la carrera.

Hava yarışın başlamasını geciktirecek.

Tuve que echar una buena carrera para coger el tren.

Ben treni yakalamak için gerçekten koşmak zorunda kaldım.

Tom sentía que no tenía chances de ganar la carrera.

Tom yarışı kazanmak için hiç şansı olmadığını hissetti.

John pone a su carrera antes que a su familia.

John mesleğini ailesinden daha önde tutar.

Tendrás que echar una carrera si quieres coger el tren.

Eğer trene yetişmek istiyorsan derhal hareket etmelisin.

Los Estados Unidos habían ganado la carrera a la Luna.

- Amerika Birleşik Devletleri, aya yarışı kazandı.
- Amerika Birleşik Devletleri ay yarışını kazandı.

Tom pensaba que tenía una oportunidad de ganar la carrera.

Tom yarışı kazanma şansı olduğunu düşündü.

Y después de una carrera de 30 años en el capitalismo

ve sayısız şirket gezip

Fui a la universidad, me casé, tuve hijos, hice una carrera,

Üniversiteye gittim, evlendim, çocuk ve kariyer de yaptım

En ese momento, decidí no seguir una carrera en Wall Street

Wall Street'teki kariyerimi bırakıp Gro İstihbarat'ı başlatmak üzere

Tom debe de estar muy contento tras haber ganado la carrera.

Tom yarışı kazandıktan sonra çok mutlu olmalı.

Lo que supe al principio de mi carrera sin ánimo de lucro

kariyer hayatımda ilk fark ettiğim şey

Sé que corren la carrera con integridad, pero aquí está la cuestión:

Yarışı dürüstlükle sürdürdüğünüzü biliyorum, ama sorun şu:

En la primera montaña de la vida, cuando estamos eligiendo una carrera,

Hayatımızın ilk dağında, kariyeri yakalamaya çalışırken

Me he pasado mi carrera entrando en las mentes de la gente

Kariyerimi, insanların zihinlerine girmekle ve herkesin

Un nuevo equipo fue formado para participar en la carrera de lanchas.

Tekne yarışına katılmak için yeni bir ekip kuruldu.

- Cursé mi carrera con énfasis en química.
- Hice un major en química.

Kimyada ihtisas yaptım.

La felicidad y la armonía son más importantes que una buena carrera.

Mutluluk ve huzur iyi bir kariyerden daha önemlidir.

Él obtuvo el primer premio en la carrera de los cien metros.

O bir 100 metre yarışında birincilik ödülünü aldı.