Translation of "Cambio" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Cambio" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Percibiste algún cambio?
- ¿Notaste algún cambio?

Herhangi bir değişiklik fark ettiniz mi?

En cambio,

Onun yerine...

- Aquí tiene su cambio.
- Toma, tu cambio.

İşte paranızın üstü.

¡Guarde el cambio!

Üstü kalsın!

No tengo cambio.

Bozuk param yok.

Viene el cambio.

Değişim gelir.

Quédese el cambio.

Üstü kalsın, lütfen.

Necesito un cambio.

Bir değişime ihtiyacım var.

¿Tiene usted cambio?

Hiç bozuk paran var mı?

- Tenemos que hacer el cambio.
- Debemos hacer el cambio.

Değişiklik yapmak zorundayız.

Ha habido un cambio.

bir yol bulmalısınız.

El cambio es posible.

Değişim mümkün.

Supondrá un leve cambio.

o ince tersine dönüşü yapacak.

Necesitaba un cambio radical.

Köklü bir değişikliğe ihtiyacım vardı.

Cuente el cambio siempre.

Her zaman değişikliğini say.

Quédese con el cambio.

Üstü kalsın.

El cambio fue sobresaliente.

Değişim dikkat çekiciydi.

Fue un cambio radical.

O bir köklü değişiklikti.

Era un cambio enorme.

Bu büyük bir değişiklikti.

Cuente usted el cambio.

Paranın üstünü say.

Tom necesita un cambio.

Tom'un bir değişikliğe ihtiyacı var.

- Se ha dejado el cambio.
- Se le ha olvidado el cambio.

Para üstünüzü unuttunuz.

- Hubo un cambio de planes.
- Ha habido un cambio de planes.

Planlarda bir değişiklik oldu.

En cambio, si les hablo

Bunun yerine size

Que produzca un cambio real.

bizim fırsatımız

Y en cambio dijo esto ...

ve şunları söyledi:

Para luchar por el cambio.

değişim için savaştığını okuyoruz;

¿Podemos corregir el cambio climático?

İklim değişikliğine çare bulabilir miyiz?

El cambio climático está sucediendo,

İklim değişikliği gerçekleşiyor,

Sin embargo, el cambio ocurrió,

Neyse ki değişim yaşandı.

Tom quería hacer un cambio.

Tom bir değişiklik yapmak istedi.

Perdone, pero no tengo cambio.

Kusura bakmayın ama bozuk param yok.

¿Tiene cambio para este billete?

Bu bilet için değişim yapıyor musunuz?

¿Qué me darás a cambio?

Bana karşılık olarak ne vereceksin.

Necesito un cambio de ambiente.

Bir sahne değişikliğine ihtiyacım var.

Él no notó el cambio.

Değişikliği fark etmedi.

¿Tienes cambio de un dólar?

Bir dolar bozar mısın?

Lo siento, no tengo cambio.

Maalesef, bozuk param yok.

"Quédese con el cambio." "Gracias."

"Üstü kalsın." "Teşekkürler."

La máquina no devuelve cambio.

Otomat para üstü vermiyor.

Su coche tiene cambio manual.

- Onda manuel vitesli araç var.
- Onun arabası manuel vites.

- No me ha dado el cambio exacto.
- Se ha equivocado con el cambio.

Bana para üstünü doğru vermedin.

- ¿A cuánto está el cambio de moneda?
- ¿A cómo está el cambio de moneda?

Değişim oranı nedir?

- Se requiere con urgencia un cambio social.
- Hay una necesidad urgente de cambio social.

Sosyal değişikliğe acil bir ihtiyaç var.

Aquí es dónde sucede el cambio.

Değişimin gerçekleştiği an budur.

Se necesitará un cambio de sistema

köklü bir sistematik değişime ve geleneksel olarak

Necesitamos un cambio económico y ambiental,

Ekonomik değişime ve çevresel değişime ihtiyacımız var.

Para combatir el cambio climático juntos,

birlikte iklim değişikliğine karşı savaşmalı,

Tom necesita un cambio de decorado.

Tom'un bir manzara değişiklikliğine ihtiyacı var.

Tom necesita un cambio de ritmo.

Tom'un hız değişikliğine ihtiyacı var.

A él le encantó el cambio.

O değişimi sevdi.

Un buen cambio es siempre oportuno.

İyi bir değişiklik asla çok geç gelemez.

Tom estaba desconcertado por el cambio.

Tom değişiklik tarafından şaşkındı.

Yo en cambio prefiero los dulces.

Ben diğer taraftan tatlıları tercih ederim.

Lo siento, pero no tengo cambio.

Üzgünüm, ama bozuğum yok.

Creo que es un cambio permanente.

Sanırım kalıcı bir değişim.

Tom necesita un cambio de pañal.

Tom'un bebek bezi değişikliğine ihtiyacı var.

Tom decidió que necesitaba un cambio.

Tom bir değişikliğe ihtiyacı olduğuna karar verdi.

- Él me lo dio a cambio de nada.
- Él me la dio a cambio de nada.

O, boş yere onu bana verdi.

"¿Qué me gustaría que ocurriera en cambio?"

"Bunun yerine ne olmasını isterdim?"

Estos patrones individuales, esta variabilidad y cambio

bu bireysel kalıpları, bu değişkenleri ve değişiklikleri anlamak;

Y no me refiero al cambio climático.

İklim değişikliğinden bahsetmiyorum.

El cambio climático no es el problema.

Sorun, iklim değişikliği değil.

Un cambio e impacto real requieren recursos.

gerçek değişim ve etki kaynaklara gereksinim duymuştur.

Que encabeza el cambio social desde cero,

olmayı çok isterken, kar amacı gütmediğim

--si no nos mata el cambio climático,

İklim değişikliği hepimizi öldürmezse

El cambio real y sistémico lleva tiempo,

gerçek, sistematik değişim zaman alıyor

En cambio, preferiría que empezáramos a ahorrar.

Yani, bunun yerine tutumlu olmaya başlasak.

El potencial para el cambio está ahí.

Değişim potansiyeli burada.

Un mundo alterado por el cambio climático

iklim değişikliğiyle değişmiş bir dünya

Ese leve cambio puede tener consecuencias enormes.

O ince tersine dönüşün büyük sonuçları olabilir.

Usa ese privilegio para crear un cambio.

Ayrıcalığınızı değişiklik yaratmak için kullanın.

No estuve ahí para ver ese cambio

Ben tabii bu değişimleri göremedim.

Ahora decidió que era necesario un cambio.

Şimdi değişime ihtiyaç olduğuna karar verdi.

Lo siento, no tengo cambio más pequeño.

Üzgünüm, daha küçük bozuk param yok.

La gente mayor suele temer el cambio.

Yaşlı insanlar değişiklikten çoğunlukla korkuyorlar.

Cambio mi contraseña casi todos los días.

Neredeyse her gün şifremi değiştiririm.

No te puedo ofrecer nada a cambio.

Karşılık olarak sana bir şey öneremiyorum.

¿Cuál es el tipo de cambio hoy?

Bugün döviz kuru nedir?

Ha habido un súbito cambio de plan.

Ani bir plan değişikliği vardı.

Hubo un cambio repentino en el tiempo.

Havada ani bir değişiklik vardı.

¿Por qué el cambio es tan difícil?

Neden değişmek çok zor?

El cambio climático no es una patraña.

İklim değişikliği bir aldatmaca değildir.

A algunos empleados les gusta el cambio.

Bazı çalışanlar değişimden hoşlanırlar.

Tom dijo que él necesitaba un cambio.

Tom bir değişikliğe ihtiyacı olduğunu söyledi.

Progreso es una bonita palabra. Pero su fuerza motriz es el cambio, y el cambio tiene sus enemigos.

İlerleme güzel bir kelimedir. Ama onun itici gücü değişikliktir ve değişikliğin kendi düşmanları vardır.

A desarrollar autocompasión o motivación para el cambio.

nasıl öz anlayış ve motivasyon sağlayacağımı düşünürdüm.

Entonces veremos un cambio real para todos nosotros.

hepimiz için gerçek bir değişimin başladığını göreceğiz.

La gente está migrando debido al cambio climático,

insanlar iklim değişikliği yüzünden göç ediyor

A cambio de orden, prosperidad y prestigio nacional.

bir sözleşme ya da pazarlığa dayanıyor.

Pero no se había desencadenado ningún cambio imparable.

ama durdurulamaz bir değişiklik tetiklenmemişti.

A veces, las personas apasionadas por el cambio

İnsanların değişimle ilgili hissettiği tutku;

Pueden hacernos sentir que el cambio es inevitable,

bazen bizleri değişimin kaçınılmaz olduğunu hissetmemize zorluyor;

Esta es la oportunidad de hacer un cambio,

Bu, değişiklik yapmak için bir şans

Sobre las tasas de cambio en los datos.

anlamaya hazırlıklı değil.

Liderar la lucha global contra el cambio climático,

İklim değişikliğine karşı küresel savaşa önderlik etmeleri.

Como la "descarbonización" profunda para el cambio climático

iklim değişikliği için derin dekarbonizasyon