Translation of "Aldea" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Aldea" in a sentence and their turkish translations:

Él vive en una aldea.

O, bir köyde yaşıyor.

Estamos muy cerca de la aldea.

Köye çok yaklaştık.

Él creció en una pequeña aldea.

O, küçük bir köyde büyüdü.

El tornado destruyó toda la aldea.

Kasırga bütün köyü mahvetti.

- El fuego arrasó y consumió toda la aldea.
- El fuego arrasó y consumió la aldea entera.

Yangın şiddetlendi ve bütün köyü yaktı.

La erupción volcánica amenazaba a la aldea.

Volkanik patlama köyü tehdit etti.

En esa aldea solo queda una familia.

O köyde sadece bir aile kalır.

Es de una pequeña aldea en Nagano.

O, Nagano'da küçük bir kasabadandır.

Último esfuerzo. Debemos llevarla a la aldea, vamos. 

Şimdi son hamlemizi yapıp onları köye götürmeliyiz. Hadi.

Tomás vivía en una pequeña aldea de pescadores.

Tom küçük bir balıkçı köyünde yaşadı.

Comparado con China, Suiza es una aldea abandonada.

Çin'in yanında, İsviçre terk edilmiş bir köydür.

El río fluye en frente de nuestra aldea.

Köyümüzün önünden nehir geçiyor.

Estamos convirtiéndonos en una aldea pequeña, interdependiente y global.

Biz de küçük, birbirine bağımlı küresel bir köy haline geliyoruz.

Acampé junto a las ruinas de una aldea abandonada.

Ben terk edilmiş bir köyün kalıntıları yanında kamp kurdum.

La aldea que buscamos, Embarra, está 43 km al oeste,

Aradığımız Embarra Köyü 43 kilometre batıda,

La aldea Embarra, que necesita las vacunas contra la malaria,

Bu malarya aşılarına ihtiyacı olan Embarra Köyü

Disculpe, pero ¿puede mostrarme cómo llegar a la siguiente aldea?

Üzgünüm ama bana sonraki köyün yolunu gösterebilir misiniz?

A una aldea remota ubicada en el corazón de la jungla. 

bulunan bir köye götürmek.

Y, luego, seguiremos. Ya debemos estar cerca de la aldea Embarra.

Sonra devam edeceğiz. Embarra Köyü'ne yaklaşmış olmalıyız.

Nos gustaría vivir en esta aldea y estudiar el idioma Kadazan.

Biz bu köyde yaşayıp Kadazan dilini öğrenmek istiyoruz.

Tom creía que la gente de esa pequeña aldea era caníbales.

Tom o küçük köydeki insanların yamyam olduklarına inanıyor.

Podrá ocurrir en cualquier ciudad, pueblo y aldea en todo el mundo.

dünyadaki her şehirde, kasabada, köyde de yapılabilir.

Desde el impacto de la migración urbana en una aldea de Zambia,

ilgili hikâyeler vardı; kente göçlerin Zambiya'daki köylere etkilerinden tutun,

Pero cuando llega a la pequeña aldea agrícola en la provincia de Gansu,

Ancak Gansu bölgesindeki küçük tarım köyüne vardığında,

Nos acercamos al final de nuestra ruta, y la aldea Embarra está a solo unos kilómetros.

Soğuk zincir güzergâhının sonuna yaklaşıyoruz. Embarra Köyü sadece birkaç kilometre uzaklıkta.

- Un pequeño pueblo se sitúa entre las ciudades.
- Una pequeña aldea está localizada entre dos pueblos.

Küçük bir köy, iki kasaba arasında yer alır.

Cuando los rusos se retiraron, la infantería de Friant se abrió camino hasta la aldea de Semënovskaya.

Ruslar geri çekilirken Friant'ın piyadesi Semënovskaya köyüne doğru yol aldılar.

- Sorprendentemente, no había ninguna persona en el pueblo.
- Para mi sorpresa, no había gente en la aldea.

Şaşırdım, köyde hiç kimse yoktu.