Examples of using "Queda" in a sentence and their turkish translations:
Kalan bir tane var.
Hiç tuz kaldı mı?
Kalan tuz var mı?
Pilav kaldı mı?
Artık peynir kalmadı.
Hiç yiyecek kalmadı.
Hiç kimse bundan muaf değil,
Hiç tuz kalmadı.
Kalan hiç süt yok.
Hiç yiyecek kalmadı.
Şam nerede?
Bir şey kalmadı.
Hiç paran kaldı mı?
Orada ne kadar süt kaldı?
Az zaman kaldı.
Bir gün kaldı.
O senin üzerinde iyi görünüyor.
Kim kalıyor?
Tom kalıyor.
Hâlâ umut var.
Ne kadar para kaldı?
Biraz su kaldı.
- Plaj ne tarafta?
- Hangi yol plaja gider?
Daha yapılacak çok iş var.
Onun yatak odası tam yukarıda.
Hiç kıpırdamadan durarak...
Yapılacak az şey var.
Hâlâ şeker var mı?
Çok az kağıt kaldı.
Bu senin kararına bağlı.
Bir sokağa çıkma yasağı var mı?
Ne kadar daha zamanımız var?
Şam, Suriye'de yer alır.
Sadece bir alternatif var.
- Yeşil size uyar.
- Yeşil size uyuyor.
Sadece kalan bir gün var.
Plaj nerede?
Her şey olduğu gibi kalır.
Bu sizin üzerinizde gerçekten iyi görünüyor.
Zamanım kalmadı.
Japonya Asya'da yer almaktadır.
Kalan biraz şarap var.
Onun nerede olduğunu bilmiyorum.
Daha fazla tuz yok.
Plaj ne tarafta?
Sonuç görülmek için kalır.
Giriş nerededir?
Adam burada kaldı.
genellikle bir çocuk bana dik dik bakar.
Geriye kalan tek şey
Hiç para kalmamış gibi görünüyor.
Hangi yol en yakın?
Hangi yol Central Park'tır?
- Siyah sana yakışıyor.
- Siyah sana uyar.
Kaybedecek hiçbir şey yok.
Bu elbise üzerimde iyi görünüyor mu?
Hâlâ yapacak çok iş var.
İnsanlar dışarıda kalıyor.
Bu elbise sana uydu.
Rus Büyükelçiliği nerede?
İspanyol Büyükelçiliği nerededir?
Yiyecek bir şey kalmadı.
O asla uzun süre kalmaz.
Yapacak bir şey kalmadı.
Bu ceket sana mükemmel uyar.
Palto iyi uyuyor mu?
Şapka iyi uyar mı?
23 size daha iyi uyar.
Bu giysiler size uyar.
Hâlâ bir sürü yiyeceğimiz arttı.
Buzdolabında bir miktar süt kaldı.
Hiç param kalmadı.
Cezayir Kuzey Afrika'da yer almaktadır.
Neredeyse zamanımız kalmadı.
Bu takım elbise benim için fazla büyük.
Yeni ev burada.
Yapılacak başka hiçbir şey yok.
Bu gömlek sana iyi gidiyor.
Kimin kazandığı zamanla görülecek.
Gösterilecek birçok şey var.
Bu beden bana uymuyor.
Bu şapka bana yakışıyor.
Bu ölçü benim için çok büyük.
O takma isim ona mükemmel uyuyor.
Yapılacak tek şey kaldı, beklemek!
Hala yapılacak çok daha fazla şey var.
Hiçbir şeyim kalmadı.
Hiçbir seçeneğim kalmadı.
Fazla param kalmadı.
- Palto size yakışıyor.
- Palto sizde iyi duruyor.
Ayrılıyor mu yoksa kalıyor mu?