Examples of using "прежнему" in a sentence and their turkish translations:
her zaman olduğu gibi
Hâlâ işsizim.
Sana hâlâ saygı duyuyorum.
Seçim hâlâ sizin.
Sen hâlâ bir öğretmensin, değil mi?
aynı yerde takılır kalırsın.
- Her şey hâlâ aynı.
- Hala değişen hiçbir şey yok.
O hâlâ doğru mu?
Her şey hâlâ öyle bekliyor.
Hâlâ taşınıyoruz.
- Hâlâ çalışmıyor.
- Gene de işe yaramadı.
Tom hala yalnız.
Virüs hâlâ burada.
Hâlâ senin arkadaşınım.
O halen bizi arkadaş olarak düşünüyor.
Tom neden hâlâ onu yapıyor?
Yarın sabah hâlâ boş musun?
Yarın akşam hâlâ boş musun?
Emisyon aslında neden hâlâ artıyor?
Beatriz hâlâ Luis'i seviyor.
Ben hala tenise bayılıyorum.
Hâlâ yardım etmek istiyoruz.
Hâlâ susuzum.
Hâlâ çok güzelsin.
Bizim hala bir sorunumuz var.
Benim cevabım hâlâ hayır.
Tom hâlâ polis tarafından sorgulanıyor.
Tom hâlâ şaşkın.
O, projeyi desteklemeye devam ediyor.
Ben hâlâ burada bir yabancıyım.
Takımımız hâlâ yenilmez.
- Yaralıların sayısı hâlâ bilinmemektedir.
- Yaralıların sayısı hala bilinmiyor.
Tom hâlâ kızgın görünüyor.
Benim cevabım hâlâ evet.
Onlara hâlâ saygı duyuyorum.
- Tom hâlâ şarkılar yazar.
- Tom hâlâ şarkı sözü yazıyor.
Tom hâlâ Fransızca öğretiyor.
Tom hâlâ Fransızca okuyor.
Tom hâlâ bunu yapıyor.
Tom hâlâ bir aşçı olarak çalışıyor.
Hâlâ bir terapist ile görüşüyor musun?
Sana hâlâ güvenmiyorum.
Ve hâlâ çok sıcak. Çok sıcak.
Tom hâlâ kritik durumda.
Belli ki Tom'a hâlâ aşıksın.
Tom hâlâ et yemiyor.
Tom ve ben hâlâ arkadaşız.
Kadınları hâlâ anlamıyorum.
Ben hâlâ hiçbir şey anlamıyorum.
Ben hâlâ Tom'un bir cinsiyetçi olduğunu düşünüyorum.
Hâlâ onunla aynı fikirdeyim.
Ben hâlâ babamın evinde yaşıyorum.
Tom hâlâ bunu yapmayı reddediyor.
Tom'un arkadaşı mısın hâlâ?
Hâlâ Boston'da çalışıyorum.
Tom hâlâ her gün yüzüyor mu?
Tom'un hâlâ uzun saçı var mı?
Avustralya’da hâlâ buradayım.
Hâlâ Avustralya'da yaşıyorum.
Hâlâ Avustralya'da çalışıyorum.
Tom hâlâ Boston'da çalışıyor mu?
Hala her yaz Boston'a gidiyor musun?
- Hâlâ bunu Tom'un yaptığını düşünüyor musun?
- Hâlâ bunu Tom'un yaptığını mı düşünüyorsun?
Ama hâlâ hayatımızı domine ediyor.
Hala daha bugün Humanizmin sembolü olarak gösteriliyor
Ben hala biraz şaşkınım.
Tom ve Mary hâlâ çok meşgul.
- Hâlâ buluşmamızı istiyor musun?
- Hâlâ buluşmamızı istiyor musunuz?
Tom hâlâ kendinden emin değil.
Tom'un hâlâ Mary'yi sevip sevmediğini merak ediyorum.
Sanırım bir zammı hak ediyorum.
Tom hâlâ çok mutlu görünmüyor.
Sanırım hâlâ bira içmekten hoşlanıyorsun.
Seninle hâlâ evlenmek istiyorum.
Hâlâ birçok batıl inanca inanılıyor.
Tom hâlâ tamamen eskisi kadar yakışıklı.
Tom Mary'nin hâlâ uyuduğundan emin olmak için kontrol etti.
Bu fikri hâlâ anlamıyorum.
Bence Tom hâlâ işsiz.
Tom her gün Fransızca çalışıyor mu?
Hâlâ golf oynuyor musun?
Hala piyango biletleri satın alıyor musun?
Onlara hâlâ güvenmiyorum.
hastalık hala Sierra Leone'de hızlı bir şekilde yayılmaya devam ediyordu,
Her şeye rağmen, dünya hâlâ güzel.
Onun nasıl kaçtığı hâlâ bizi şaşırtıyor.
Dedem seksen yaşında ve hâlâ dinç.
Tom hâlâ zaman zaman beni arar.
"Hayatın nasıl?" "Hemen hemen aynı. Ve seninki?"
Tom'un hâlâ Mary'ye karşı duyguları var mı?
Tom, hala zaman zaman bana yazar.
Ben hâlâ bunun en iyi seçim olduğuna inanıyorum.
Bunu hâlâ eski yolla yapmayı tercih ediyorum.
İngiliz Parlamentosu Westminster Sarayı'ndadır.
Bizim hala eski tip bir televizyonumuz var.
Tom'un ne olduğuna dair hâlâ hiçbir fikri yok.
Japon ve Amerikan güçleri hâlâ acımasızca mücadele ediyorlardı.
Tom hâlâ tamamen eskisi kadar arkadaş canlısı.
Ben hâlâ şüpheliyim.