Examples of using "обязан" in a sentence and their turkish translations:
Sana hayatımı borçluyum.
Tom sana hayatını borçlu.
Seni ikna etmek zorunda değilim.
Ben hepsini size borçluyum.
Seni dinlemek zorunda değilim.
Hiç kimse kimseye bir şey borçlu değildir.
Tom'a yaşamımı borçluyum.
Sana çok şey borçluyum.
Ona hayatımı borçluyum.
Teşekkürü bir borç bilirim.
Hayatımı ona borçluyum.
Her şeyi Tom'a borçluyum.
Sana çok borçluyum.
Oğul babaya itaat etmelidir.
Buna katlanmak zorunda değilim.
Tom kurallarımıza uymak zorunda değil.
Seninle konuşmak zorunda değilim.
Benim başarımı size borçluyum.
O başarısını ailesine borçludur.
Bunu yapmak zorunda değilsin.
Başarımı ona borçluyum.
Onu söylemek zorunda değilsin.
Hiçbir şey söylemek zorunda değilsin.
Ona çok şey borçluyum.
Başarımı arkadaşlarıma borçluyum.
Seni ikna etmek zorunda değilim.
O, başarısını iyi şansa borçludur.
Kimseye cevap vermek zorunda değilim.
Tom başarısını anne-babasına borçlu.
Kendimi yardım etmek zorunda hissettim.
Tom'dan özür dilemek zorunda değilim.
Bu kadar iyi sağlıkta olmamı ebevenylerime borçluyum.
Yemin ederim, Tom. Bana inanmak zorundasın.
Tom'la çalışmak zorunda değilsin.
Tom'la gitmek zorunda değilsin.
Partiye gelmek zorunda değilsin.
Ben senin hakaretlerini almak zorunda değilim.
Tom yardım etmek zorunda hissetti.
Ben başarımı onun yardımına borçluyum.
Tom'la birlikte oturmak zorunda değilsin.
Bana herhangi bir şey almak zorunda değilsin.
Başarımı onun yardımına borçluyum.
Sana bir şey söylemek zorunda değilim.
Tom'a hiç açıklama borçlu değilim.
Tom gerçeği Mary'ye borçlu hissetti.
O soruya cevap vermek zorunda değilsin.
Bugünümü babama borçluyum.
İstemezseniz bile onu yapmalısınız.
Başarısının çoğunu karısına borçludur.
Bugünkü durumunu babasına borçludur.
Hiç kimse yardımcı olmak zorunda değildir. Ve hiç kimse yardımcı olmaz.
Temelde başarım senin yardımınla oldu.
Ona yardım etmelisin.
Gelmek zorunda değilsin.
Bunu yapmak zorunda mısın?
Başarımı arkadaşıma borçluyum.
Bunu yapmak zorunda olmamanın tek nedeni bu.
Bunu sevmesen bile, yemelisin.
Tom Mary'ye çok şey borçludur.
Bildiğim Fransızca'nın çoğunu bana Tom öğretti.
Bir adam çalışmak zorundadır.
İstemiyorsan, partiye gitmek zorunda değilsin.
Bulunduğunuz durumu ebeveynlerinize borçlu olduğunuzu asla unutmayın.
Bana yardım etmek zorunda değilsin.
Birine sadece zengin olduğu için saygı göstermemelisin.
Bu da demek oluyor ki herkesin, riski diğer azaltmak için herkese karşı sorumluluğu var.
Hoşuna gitmesede, işi yapmalısın.
Benimle konuşmak zorunda değilsin.
Tom Mary'ye özür dilemek zorunda değil.
Yapabileceğin bir şey olmalı.
Onu bana açıklamak zorunda değilsin.
O oğlu için yeni bir bisiklet satın almalı.
O soruya cevap vermek zorunda değilsin.
Tom Mary'ye yalan söylemeyi sürdüremedi.O sadece ona gerçeği söylemek zorunda olduğunu hissetti.
Tom'dan özür dilemek zorunda değilsin.
Şarkı söylemek zorunda değilsin.
Açıklamak zorunda değilsin.
Eğer istemiyorsan şarkı söylemek zorunda değilsin.
- Tom'la konuşmalıyım.
- Tom'la konuşmam gerekiyor.
Okul kurallarına uymalısınız.
- Trafik kurallarına riayet etmelisin.
- Trafik kurallarına uymalısın.
- Cevap vermek zorunda değilsin.
- Cevap vermek zorunda değilsiniz.
Bunu yapmak zorunda değilsin.
İstemiyorsan benimle konuşmayabilirsin.