Examples of using "жизнью" in a sentence and their turkish translations:
Hayatın tadını çıkar.
Tom hayatını riske atıyor.
Sen benim yaşamımdın.
O mutsuz bir hayat yaşıyor.
Sana hayatımı borçluyum.
Size hayatımızı borçluyuz.
Tom sana hayatını borçlu.
Alkol, senin yaşamını ele geçirdi.
Hayatınızdan memnun musunuz?
Orman yaşamla iç içedir.
Hayata elveda deyin!
Onun için yaşamımı tehlikeye attım.
O bunun için hayatını riske attı.
Çıkarabilirken hayatın tadını çıkarın.
Alabiliyorken hayattan zevk alın.
Basit bir yaşamdan hoşnuttur.
Tom etkin bir yaşam sürüyor.
Tom'a yaşamımı borçluyum.
Hayatımı riske atmak istemem.
Basit bir hayat yaşıyorum.
Ona hayatımı borçluyum.
O, hayatını feda etti.
Hayatımı ona borçluyum.
Hayatımı onlara borçluyum.
Hayatına çekidüzen verme zamanı.
Tom basit bir hayat yaşıyordu.
Tom hayatını dolu dolu yaşıyor.
Mercan resifleri hayatla doludur.
Hayatımdan memnunum.
- Tom çifte hayat sürüyordu.
- Tom iki ayrı hayat yaşıyordu.
Tom bizim için hayatını riske attı.
Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
O, hayatından memnundu.
Herkes mutlu bir hayat yaşamak ister.
Günlük yaşantından memnun musun?
- İntihar etmek istiyorum.
- Canıma kıymak istiyorum.
- Para harca ve hayatın tadını çıkar!
- Para harca ve hayattan zevk al!
Ben tamamen normal bir hayat yaşıyorum.
Hayatımdan oldukça hoşnutum.
Kendi hayatını riske atarak köpeği kurtardı.
Tom hayatını tehlikeye atmamalıydı.
Hayalim kırsalda sakin bir hayat yaşamak.
Hayatından memnunsun, değil mi?
Sanat ile hayatı karıştırmayın.
Kendi canını tehlikeye atarak çocuğu kurtardı.
Onu kurtarmak için hayatını riske attı.
Daha rahat bir hayat yaşamak istiyordu.
Tom ve ben hayatımızı size borçluyuz.
Bunun için hayatını riske attı.
Ben hayatımda ne yapıyorum?
Yaşam ve ölüm arasında kaldı.
Benim için hayatını riske atma.
Tom bizim için hayatını feda etti.
Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı.
O, onu kurtarmak için hayatını riske attı.
Tom yeni hayatından çok mutlu.
Tom Mary'yi kurtarmak için kendi hayatını feda etti.
Hayatınla ne yapıyorsun?
Kırsal yaşamdan hoşlanmaya başladı.
Ama hâlâ hayatımızı domine ediyor.
evlendikten sonra ise kocasına bağlı bir hayat sürüyor
O, kentteki yaşamdan bıktı.
Şu günlerde hayattan keyif almıyorum.
Mary nasıl dinleneceğini ve hayattan nasıl zevk alacağını bilmiyor.
Birçok mülteci, Avrupa'ya ulaşmak için hayatlarını tehlikeye attı.
Tom erkek kardeşini kurtarmak için hayatını feda etti.
O, onları kurtarmak için kendi hayatını feda etti.
Paris'teki hayattan hiç memnun değildim.
Tom Himalayalarda uzakta basit bir hayat yaşıyor.
Tom Mary'yi kurtarmak için hayatını riske attı.
O, bir köprüden atlayarak hayatına son verdi.
Mary, Tom'u kurtarmak için kendi hayatını feda etti.
Doğa, değişen şartlara uyum gösterenleri yaşamla ödüllendiriyor.
ve gerçekten yaşamak istediğin hayatı kurarsın.
kötü bir hayat yaşıyor buna rağmen her şeye gülüyor
Karımla birlikte bir şey yapmak istiyorum.
Baba kızının canını kurtarmak için kendi canını verdi.
Kendi hayatı riske atarak arkadaşını kurtardı.
Bu kabilede kimin yaşayıp kimin yaşamayacağına o karar verir.
Sade bir hayat yaşadı.
İş ve kişisel yaşam arasında bir dengeye nasıl ulaşabiliriz?
Hayatımla ne yaptığım konusunda hiçbir fikrim yok.
Hayatımızı kaybetme tehlikesi içerisindeydik.
Tom, rahatlayıp hayatın tadını çıkarmayı bilmiyor.
İş ve özel yaşam arasındaki dengeye ulaşmak için çabalıyorum.
son 20-30 yıllık deneysel araştırmayı özetlemeyi amaçlıyordu.
haber yapmak için yaşamını tehlikeye atanlar bile var.
Başkalarının hayatını tatsız yapmadan hayatından zevk almalısın.
Ne olacağımı belirlemeye çalışıyordum.
bu ise yeryüzü sistemindeki canlılık ve cansızlık arasında farkı temsil eder
Ben o tür bir hayat yaşayamam.
Bir günlük tutmak da bize günlük yaşantımızı yansıtmak için bize bir şans verir.
Sadece normal bir hayat yaşamak istiyorum.
Sen hiç hayatta ne yapmak istediğini düşündün mü?