Examples of using "едва" in a sentence and their turkish translations:
- Güçlükle yürüyebiliyorum.
- Hemen hemen hiç yürüyemiyorum.
- Tom neredeyse yürüyemiyor.
- Tom zorlukla yürüyebiliyor.
Seni güçlükle tanıyorum.
Felaketten kıl payı kurtuldu.
Güçlükle ayağa kalkabilirim.
O neredeyse konuşamıyor.
Tom'u güç bela tanıdım.
Zar zor konuşabildim.
Filler zar zor görebiliyor.
İzler zar zor görülebilir.
Neredeyse hiç nefes alamadım.
Tom kıl payı kaçtı.
Zar zor başladık.
Tom zorlukla nefes alabiliyor.
- Onu neredeyse tanımıyorum.
- Onu çok az tanıyorum.
Ben onu hemen hemen hiç anlayamadım.
Neredeyse çalışamıyordum.
Beni görür görmez, kaçtı.
Neredeyse boğuluyordum.
Tomoko neredeyse ağlamaya başladı.
Çocuk kıl payı boğulmaktan kurtuldu.
Adam ölüden başka bir şey değil.
Askerler ölümden kıl payı kurtuldular.
O kılpayı ölümden kurtuldu.
O güçlükle okuyabiliyor.
- Seni güçlükle çıkartabildim.
- Seni zar zor tanıdım.
Güçlükle nefes alabiliyorum.
- Onu güçlükle görebiliyorum.
- Onu zar zor görebiliyorum.
- Onu neredeyse göremiyorum.
Bu pek sır sayılmaz.
Tom gözyaşlarının eşiğinde.
Ben onu hemen hemen hiç anlayamadım.
Tom neredeyse bir çocuk.
Ben zar zor hareket edebiliyorum.
Mülteciler ölümden kıl payı kurtuldular.
Güçlükle yürüyebiliyorum.
Mary'yi güçlükle hatırlıyorum.
Tom'u güçlükle tanıdım.
Tom'u güçlükle tanıyorum.
Tom zor nefes alıyordu.
Tom güçlükle yüzebilir.
Tom Mary'yi zar zor tanıdı.
Ben zar zor nefes alabiliyordum.
- Onu hemen hemen hiç tanımıyordu.
- O onu pek tanımıyordu.
Babamı zar zor tanıdım.
Seni neredeyse anlayamıyorum.
Neredeyse çalışamıyordum.
Kendimi zorlukla kontrol edebiliyorum.
Tom zorlukla konuşabilir.
Tom neredeyse hiç konuşamıyor.
Tom zar zor yürüyebiliyor.
- Tom neredeyse hareket edemiyor.
- Tom neredeyse kıpırdayamıyor.
- Tom neredeyse kımıldayamıyor.
- Onları güçlükle tanıdım.
- Onları zar zor tanıdım.
Onu zar zor tanıdım.
Onun zar zor tanıdım.
O ağlamak üzereydi.
Tom ağlamak üzereydi.
Tom güçlükle yürüyebiliyordu.
Tom zar zor okuyabiliyor.
- Tom zar zor ölümden kurtuldu.
- Tom ucu ucuna ölümden kurtuldu.
Fadıl, Dania'yı zorlukla tanıdı.
Tom'u zar zor tanıdım.
Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.
Tom zar zor ayakta durabiliyor.
- Neredeyse trene yetişemiyordum.
- Trene güçlükle yetişebildim.
Tom Mary'yi görür görmez sinirlenmeye başladı.
O, ağlamak üzereydi.
O zar zor yataktan kalkabildi.
Christchurch depremleri yaşandığında
Şu anda bacağımı zar zor kımıldatabiliyorum.
Ben pek öyle düşünmüyorum.
- Neredeyse onu duyamıyordum.
- Onu güçlükle duyabiliyordum.
Yaralı asker güçlükle yürüyebiliyordu.
Tom yemeğine güçlükle dokundu.
Tom ezilmekten kılpayı kurtuldu.
Tom'un sesi zorlukla duyulabiliyordu.
Trene güçlükle yetişebildim.
İçmek için çok şeyim vardı ve zorlukla yürüyebiliyordum.
Onu zorlukla görebildim.
Neredeyse sandviçimi düşürüyordum.
Tom ve ben güçlükle birbirimizi tanıyoruz.
Tom ve Mary güçlükle birbirlerini tanıyorlar.
Tom öfkesini güçlükle kontrol altına alabildi.
Tom gülümsemesini güçlükle gizleyebildi.
O onu söyler söylemez o üzüldü.
Mary yemeğine neredeyse hiç dokunmadı.
Zar zor katlanabilirim.
Neredeyse bavulu kapatamadım.
Tom neredeyse kahvaltısına dokunmadı.