Examples of using "даст" in a sentence and their turkish translations:
Allah'ın izniyle
- Tom size ihtiyacınız olan her şeyi verecek.
- Tom sana ihtiyacın olan her şeyi verecek.
Tom onu yarın Mary'ye verecek.
Tom'un kazanmamıza izin vereceğini düşünüyor musun?
Tom'un kazanmama izin vereceğini düşünüyor musun?
Tom kazanmana izin vermeyecek.
Tom ölmene izin vermeyecek.
size bir şey kanıtlamaz.
Sadece zaman cevabı verecektir.
Tom sana bir kitap vereceğini söyledi.
Tom asla kazanmana izin vermeyecek.
Hangisi bize en iyi korumayı sağlar?
Tom Mary'nin gitmesine izin vermeyecek.
Tom yakalanmasına izin vermeyecek.
Bu sana kaba bir fikir verecek.
Sana bir şey vermiş olmayacağız.
Tom pazartesi günü çıkacak.
Tom Mary'ye bir şans vermeyecek.
İnşallah, biz bir kez daha buluşmuyoruz.
Tom onu yarın bize verecek.
Tom Mary'nin kazanmasına izin vermeyecektir.
Tom bana okumak için bir kitap ödünç verecek.
peki sizce hangi atıştırmalık bize güç verir?
Yakında ondan haber alacaksın.
Başbakan yarın bir basın toplantısı düzenleyecek.
Hiç kimse bana para vermeyecek.
Tom ona yardım etmeme izin vermeyecek.
Başkan sana söz hakkı verene kadar bekle.
Tom ona yardım etmemize izin vermeyecek.
Tom Mary'nin onu yapmasına izin vermeyecek.
Allah acısını göstermesin.
Allah rahmetiyle muamele etsin.
Mary'ye John'un numarasını Tom'un verdiğini düşündüm.
Ve bana ışık veriyor. Tamam, gidelim.
Tom, Mary'ye istediği her şeyi verecek.
Tom, Mary'ye ihtiyacı olan her şeyi verecek.
Tom Mary'nin tekrar kazanmasına asla izin vermeyecek.
Allah ağız tadı versin.
Allah cennetine dâhil eylesin.
Allah gani gani rahmet eylesin.
Allah akıl versin.
onlara bir şans daha verecek kişileri bekliyorlar,
Negatif bir zihin size asla olumlu bir hayat vermeyecek.
Tom sana istediğini vermeyecek.
O, hiç kimsenin sandalyesinde oturmasına izin vermeyecek.
- Allah sabır versin.
- Allah sabırlar versin.
Bunun için Tom'un bana ne kadar vereceğini düşünüyorsun?
Tom Mary'nin onu öpmesine izin vermeyeceğini biliyordu.
Onu yapmaktan bir şey kazanmayacaksın.
Çok enerji vermeyecektir ama elbet bir şey verecek.
Bu biraz ışık verecektir. Tamam, şimdi yılanı bulmaya çalışalım.
O seni hiçbir yere götürmez.
Tom bir şey olursa bana bildireceğini söyledi.
Tom sana şemsiyesini ödünç verecek.
Tom, Mary'nin ölmesine izin vermeyecektir.
Tom onu yapmama izin vereceğini mi düşünüyorsun?
Annem geldiğinde, bana kitap satın almak için biraz para verecek.
Adını ben verdim, yaşını Allah versin.
Bunun nasıl bir etkisi olacak?
Tom, bir solucan yediğim takdirde bana otuz dolar vereceğini söyledi.
Tom onu yapmama izin vermeyecek.
O bana borç para vereceğini söyledi.
Tom o onu öpmeye çalışırsa Mary'nin ona tokat atıp atmayacağını merak ediyordu.
O, ona vermeyeceğini söylese bile o, ondan parayı aldı.
Allah muvaffak eylesin.
Çok enerji vermeyecektir ama elbet bir şey verecek. Bakın, ağacın kabuğundan bir parça alırsanız
İnsanlar köknar ağacının bir kısmının yenebildiğini bilmezler. Çok enerji vermeyecektir, ama elbet bir şey verecek.
Tom, Mary'nin onu yapmasına izin vermeyeceğini söyledi.
Yeri göğü yaratan RABden gelecek yardım. O ayaklarının kaymasına izin vermez, Seni koruyan uyuklamaz.
O günlerin sıkıntısından hemen sonra, güneş kararacak, ay ışık vermez olacak, yıldızlar gökten düşecek, göksel güçler sarsılacak.