Examples of using "Фадель" in a sentence and their turkish translations:
Bu Fadıl.
Fadıl kör oldu.
Fadıl okulu bıraktı.
Fadıl boşanma davası açıyordu.
Fadıl bir baba oldu.
"Senin adın...?" "Fadıl Sadık."
Fadıl okula gitti.
Fadil başka birine aşık.
Fadıl çocuklarını döverdi.
Fadıl her şeyi polise anlattı.
- Fadıl, Kahire'ye geri gitti.
- Fadıl, Kahire'ye geri döndü.
Fadıl çok gençti.
Fadıl, Dania'yı zorlukla tanıdı.
Fadıl kiminle iletişime geçti?
Fadıl ilaç konusunda şüpheliydi.
Fadıl o sesleri duyuyordu.
Fadıl klasik Arapça öğreniyordu.
Fadıl, Leyla'yı korkutmak istedi.
Fadıl Araptır.
Fadıl yeni bir hayata başlamak istedi.
Fadıl doğru anı sabırla bekledi.
Fadıl polise telefon edebilirdi.
Fadil bir çocuk gibi davranıyordu.
Fadıl asla orada değildi.
- Fadıl ilacını almayı bıraktı.
- Fadıl ilacını almayı durdurdu.
Fadıl, X-Files'ın bir bölümünü izledi.
Fadıl cevabı bulduğunu düşünüyor.
Leyla'ya göre Fadıl sadık bir koca.
Fazıl, Leyla ile otobüste karşılaştı.
Fadıl para kazanmanın başka bir yolunu buldu.
Fadıl, Dania'dan onunla birlikte gelmesini istedi.
Fadıl, Leyla'yla yuva kurmaya hazırdı.
Fadıl, Leyla'nın hücresini aradı.
Fadıl bebek öldürme hakkında daha fazla öğrenmek istedi.
Fadıl banka hesabı detaylarını değiştirdi.
Fadıl akıcı bir şekilde Arapça konuşmuyor.
Fadıl, Leyla'nın parasını ve arabasını çaldı.
Fadıl, Leyla sayesinde ciddi bir depresyondan çıktı.
Fadıl yaklaşık dört ay boyunca Kahire'de kaldı.
Fadıl kaldı ve Kahire'de çalıştı.
Fadıl, Dania'yı onunla birlikte Kahire'ye taşımaya ikna etti.
Fadıl, Arapça konuşamayan bir kızla evlendi.
Fadıl itaatsizdi ve babasına saygısızlık etti.
Fadıl başında sesler duyduğunu söyledi.