Examples of using "Причин" in a sentence and their turkish translations:
Birkaç neden var.
Endişelenmeye gerek yoktu.
Ben hiçbir neden görmüyorum.
Korkmak için hiçbir neden yok.
İşte birkaç neden.
Kızmak için hiçbir neden yok.
- Birkaç neden vardı.
- Birkaç gerekçe vardı.
Gitmemek için herhangi bir neden düşünemiyorum.
Endişe için bir neden yok.
O, nedenlerden biri.
Paniğe gerek yok.
- Paniğe gerek yok.
- Panik yapmak için hiçbir neden yok.
Tom'dan korkmak için bir sebep yok.
Bu korku için bir neden yok.
Durdurmak için bir sebep görmüyorum.
Kızmak için nedenin yok.
Sana yalan söylemek için nedenim yok.
Onun kovulması için hiçbir sebep yok.
Endişelenmen için hiçbir neden yok.
Kalmak için hiçbir nedenim yok.
- Panik yapmaya gerek... henüz yok.
- Panik yapmak için hiçbir neden yok...henüz.
Doğal sebeplerden öldü.
Onların kızgın olmak için hiçbir gerekçeleri yoktur.
Şikayet etmek için herhangi bir neden görmüyorum.
Planlarımızı değiştirmek için hiçbir neden yok.
Tom'un ağlaması için bir sebebi yok.
- Panik yapmaya gerek yoktu.
- Panik yapmak için bir sebep yoktu.
Planlarımızı değiştirmek için hiçbir sebebimiz yok.
Yakınmak için hiçbir nedeni yok.
Tom'a yalan söylemek için hiçbir neden yok.
Merkatör projeksiyonu ise birkaç nedenden ötürü popülerdir.
Sana söylemek için herhangi bir neden görmedim.
Alarm için neden olmadığını anlıyorum.
Bu tartışmaya devam etmek için bir neden görmüyorum.
Burada kalmak için nedenimiz yok.
- Tom'un öfkelenmek için hiçbir nedeni yoktu.
- Tom'un sinirlenmesini gerektirecek bir sebep yok.
Karanlıktan korkmak için bir neden göremiyorum.
Artık yalan söylemek için herhangi bir nedenim yok.
Ona yalan söylemek için hiçbir nedenim yok.
Ona yalan söylemek için hiçbir nedenim yok.
Planlarımızı değiştirmek için hiçbir neden görmüyorum.
Tom'un kıskanç olmak için hiçbir nedeni yok.
Tom'un Mary'ye güvenmemek için herhangi bir sebebi yok.
Tom'a güvenmemek için hiçbir nedenim yok.
Çin'den ve Dünya Bankası'ndan borç para almak için
Gitmek için gerçekten bir neden görmüyorum.
Zaten endişelenecek yeterince şeyimiz var.
Öfkeli olmak için hiçbir gerekçesi yok.
Ona güvenmemek için hiçbir nedenim yok.
Tom'a güvenmemek için hiçbir nedenim yok.
Ona güvenmemek için hiçbir nedenim yok.
Onu yapmamak için bir sürü iyi nedenler var.
O dili öğrenmek için hiçbir sebebim yok.
Neden bizimle gelemediğinize dair bir neden göremiyorum.
Onu neden yapmaman gerektiği konusunda hiçbir neden görmüyorum.
aslında çözülemeyen sırların sebeplerinden bir tane de bu olabilir
Kazanın sebepleri hakkında yakın analiz yapmalıyız.
Tom'un bunu yapmamak için gerekçesi yoktu.
Oraya gitmek için özel bir nedeni yoktu.
Neden özür dilemek zorunda olduğuma dair herhangi bir neden görmüyorum.
Alarm için bir neden yok.
Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
Tom'un Mary'ye güvenmemek için bir nedeni yok.
Planımdan vazgeçmem gerektiği konusunda hiç neden yok.
Bunu yapmamızı gerektiren bir sebep yok.
- Tom benden yok yere nefret ediyor.
- Tom sebepsiz yere benden nefret ediyor.
- Tom sebep yokken benden nefret ediyor.
- Tom nedensizce benden nefret ediyor.
- Tom hiçbir neden yokken benden nefret ediyor.
- Onu yapmaman için çok sayıda sebep var.
- Onu yapmaman için çok sayıda nedenler var.
Tom'dan şüphelenmek için hiçbir nedenim yoktu.
Bunu yapmak istemememin birkaç nedeni var.
ve sevmeyi öğreniyorum.
Buna sebep olan en büyük sorunlardan birinin
bunun sebeplerinden bir tanesi Ayasofya'ya yapılacak saldırıları engellemekti
- Onun teklifini kabul etmemem niçin hiçbir neden görmüyorum.
- Onun teklifini kabul etmememi gerektiren hiçbir neden olmadığını görüyorum.
Devam etmek için sebep olmadığını anlıyorum.
Tom Mary'nin Boston'a gitme nedenini bilmiyor.
bunun sebeplerinden en önemlisi bölgenin en büyük kilisesi orasıydı
O, doğal nedenlerden öldü.
- Onun istifa etmesi için bir neden yok.
- Onun istifa etmesi için bir sebep yok.
Sana yalan söylemek için hiçbir nedenim yok.
Tom'un yapmamı istediği şeyi yapmamam için hiçbir nedenim yok.
Neden onu yapman gerektiği konusunda sana birkaç başka neden vereyim.
Gerçek şu ki, golfçüler topa daha fazla vurarak neden birçok sebebi var.
Üvey annemle hiç tartışmadım veya o bana gerekçeler vermedi.
Tom bana Mary'nin teklifini kabul etmemek için hiçbir sebep göremediğini söyledi.
Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.
Sana bir şey söylemek için sebep olmadığını anlıyorum.
Tom'un Mary'ye inanmamak için bir nedeni yoktu.