Examples of using "Другая" in a sentence and their turkish translations:
Bugün durum farklı.
başka bir kadın sunucu
Bir ihtimal daha var.
Bir sorun daha var.
Diğer sebep nedir?
O başka bir sorun.
Farklı bir durum.
Orada hayat farklı.
Bir fikrim daha var.
Biri o tarafa, diğeri o tarafa gidiyor, başka biri de o tarafa.
gıdalar için başka oda
Değişik bir yapıya sahipler
Bu başka bir hikaye.
Diğeri nerede?
- Başka bir işe ihtiyacım var.
- Başka işe ihtiyacım var.
Bu gömlek değil, diğeri.
Bu benim diğer kız kardeşim.
Başka bir sorun güvenlik.
Bu şimdi tamamen farklı bir durum.
Ben farklıyım.
Tom'un başka sorunu var.
Başka bir sorunumuz var.
Bir fikrim daha var.
Benim durumum farklı.
Tom'un başka bir sevgilisi var.
O apayrı bir konu.
Ayrıca başka bir nedeni vardı.
Diğeri nereye gitti?
Ama bu başka bir hikâye.
Bizde ise durum birazcık farklı
Farklı bir düşüncem var.
- Şimdi başka bir işim var.
- Şimdi farklı bir işim var.
O gömlek değil, diğeri.
Tom'un durumu farklıydı.
Pizza, soğuk olduğu zaman farklı tada sahiptir.
Benim durumum farklıydı.
Tom'un artık farklı bir işi var.
Başka ailen var mı?
sonra bir tane ve bir tane daha.
Sonra yeni bir fikir daha öne sürdüler:
Öbürü çalışmıyor.
Ama o tamamen başka bir hikaye.
Bizim de başka sorunumuz var.
Tom'un da başka bir sorunu var.
Bu başka birinin fikri miydi?
Sen farklı görünüyorsun.
İşin bu kısmında, yanılınca bunu kabul etmeniz gerekli.
Cevabın diğer bir kısmı da gazeteciliğin doğasından geliyor,
Bir hayal sona ererken diğeri başlıyordu.
kılıbık filminde ise bambaşka bir eleştiri vardı yine
bir diğer ihtimal de şu güvenlik açığı
Burada iki etek var. İlki uzun, diğeri kısa.
Vladimir Putin vurguladı, "ancak bugün başka bir durumdur."
Bir sebep daha var.
Ancak bugün gerçeğin farklı olduğunu biliyorum.
iyi aile çocuğunda ise bambaşka bir eleştiri vardı
Biri siyah, diğeri beyaz iki kedi besler.
Bir şansa daha ihtiyacım var.
Başka kız arkadaş istemiyorum. Seni istiyorum.
Onun iki kedisi var. Biri beyaz ve diğeri siyah.
Diğeri, bir bomba aldı ve kalabalık bir kafeye gitti.
ama kızlardan biri diğerinin daha fazla masaj yaptığını hissetti.
Şimdi her takım, diğer takımın berbat olduğunu düşündüğü bir fikre sahip
Ders iki bölümden oluşuyor; biri teorik, diğeri pratik.
Bizim iki köpeğimiz var. Biri siyah ve diğeri beyaz.
Japonya'daki hiçbir dağ Fuji dağından daha yüksek değildir.
Onun biri piyanist ve diğeri bir viyolacı olan iki kızı vardır.
Bir diğerine ihtiyacım var.
Tom'un iki kedisi var. Birisi beyaz ve diğeri siyah.
Bizim iki kedimiz var - biri beyaz ve diğeri siyah.
Kitaplardan biri Fransızca ve diğeri Almancadır.
- İki kedim var. Biri siyah, diğeri beyaz.
- Biri siyah, biri beyaz iki kedim var.
Bir kitap ince, diğeri ise kalın. Kalın olanının yaklaşık 200 sayfası var.
Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?
Kutu içinde bir kutu vardı.
Evimizde iki tane kedi var: biri beyaz ve diğeri siyah.
Ağaç kemirmek için birebir. O esnek tırnağın işlevi vurmayla bitmiyor.
Yani, dünyada başka hiçbir ülke bu kadar detaylı şekilde
Onun farklı olduğunu biliyordum.
Tom'un kızlarından biri Boston'da yaşıyor, diğeri ise Chicago'da yaşıyor.
Bugün farklı görünüyorsun.
eğer eksik kalan bir oyun, aklınıza gelen başka bir sokak oyunu
Bir kitap ince ve diğeri kalın; kalın olan yaklaşık 200 sayfa.
Üç sevgilim vardı: ilki sarışın, ikincisi esmer, üçüncüsü kızıl saçlıydı.
Bir oğlum ve bir kızım var. Biri New York'ta, diğeri Londra'da.
Biri kırmızı ve diğeri beyaz.
Gözlük takınca çok farklı görünüyorsun.
çünkü bu sadece karşı tarafı mutlu edebilmek için veya karşı tarafın kendisini iyi hissedebilmesi için söylenmiş
Bizim iki kedimiz var, biri beyaz, diğeri siyahtır.
İki kızından biri Tokyo'da, diğeri Nara'da yaşıyor.