Examples of using "причина" in a sentence and their turkish translations:
Sebep nedir?
Yangının nedeni bilinmemektedir.
Bir neden istiyor musun?
Nedeni oldukça açık.
Nedeni ise şu
sebebi ise bilinmiyor
Bir sebebi var mıydı?
Sebebi açık.
- Sebep açıktır.
- Sebep açık.
Bir sebep daha var.
Ayrıca başka bir nedeni vardı.
Kazanın nedeni bilinmiyor.
Güzellik, yaşamın nedenidir.
- O iyi bir bahane.
- O iyi bir mazeret.
Bu gerçek neden.
Ölüm sebebi bilinmiyor.
Ateşin kökeni bilinmemektedir.
Bu tek neden mi?
Neden belirsizdi.
Nedeni belirsizdi.
Kesin neden bilinmiyor.
Bu yeterli sebep.
Bu sebeptir.
Diğer sebep nedir?
Nedenin bu olduğunu düşünüyor musun?
Eğer her şeyin bir sebebi varsa, sebebin sebebi var mıdır?
ama onları bu kadar cesur kılan nedir?
bunun asıl sebebi bu virüsler
Yangının nedeni biliniyordu.
Tanrı her şeyin sebebidir.
Onun için bir neden var.
Belki nedeni bu.
Bir nedene ihtiyacım var mı?
Tom'un hastalığının nedeni aşırı yemekti.
O gerçek sebep değil.
Bu tek sebep değil.
Her şey için bir neden vardır.
Nedeni çok geçmeden belli oldu.
O en önemli nedendir.
Bir sebebe ihtiyacım yok.
Bunun sebebi çok basit.
Onun için neden nedir?
Sebebi o değil.
Yangının nedeni bilinmiyordu.
Gerçek sebep nedir?
Bu savaşmak için yeterli bir sebep.
Bunun da sebebi var;
Sebebi her neyse
Peki, bunun sebebi ne?
Fırtına hiçbir hasara neden olmadı.
Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir.
Yangının nedeni henüz bilinmiyor.
Benim özel bir sebebim var.
Tom'un iyi bir sebebi vardı.
- O iyi bir neden değil.
- O iyi bir gerekçe değildir.
- Tütün, akciğer hastalıklarının en önemli sebebidir.
- Göğüs hastalıklarının başlıca nedeni tütündür.
Sanırım Tom'un iyi bir nedeni vardı.
korku ve ümitsizlik hissetmek için iyi gerekçeler var
Bunun sebebi o yıllarda
bunun sebebi ise dünya'nın yuvarlak olması
Burada önemli nokta,
Hepsinden önce, ABD'nin yaptırımlar için gerçek sebebi
Onun geç kalmasının sebebi odur.
- Bütün boşanmalarının temel sebebi evliliktir.
- Bütün boşanmalarının temel nedeni evliliktir.
Herhangi bir boşanmanın ana nedeni evliliktir.
Buraya gelme nedenim sensin.
Sürücü yorgunluğu araba kazaları önemli bir nedenidir.
Palmiye yağı yağmur ormanlarını yok ediyor.
Geri gelmemin nedeni bu.
Bu muhtemelen sebep.
Burada olmak için bir nedenim var.
Bu trajedinin gerçek nedeni nedir?
Burada olmamın nedeni bu.
ve dördüncü sebep ise tekrardan intihar.
çünkü asıl stres hormonu olan kortizol,
aklıma gelen en iyi sebep:
erkeğin boşanması için bir sebebe ihtiyacı yoktu
Sebebin ne olduğu hakkında bir fikrim yok.
Kimse sebebini bilmiyor.
Gitmemek için bir neden var mı?
Kazanın nedeni henüz belli değil.
Onun ölümünün sebebi bir sır olarak kalır.
Bir neden olduğunu biliyordum.
- Tom'un hasta olmasının nedeni fazla yediği içindi.
- Tom'un hastalığı çok fazla yemekten sonuçlandı.
- Tom'un hastalığının nedeni fazla yemekti.
- Tom çok fazla yediği için hastalandı.
Gitmemin tek sebebi işte bu.
Her şeyin bir sebeple olduğuna inanıyorum.
Mutasyonların kökeni kirletilmiş su tüketiminde gibi görünüyor.
Tom'un ölüm nedeni hâlâ belirsiz.
Burada olmamın tek sebebi bu.
Tom'un Mary'den kaçınmak için iyi bir nedeni var.
Tom'un burada olmasının tek nedeni bu.
Tom'un onu yapmak için iyi bir sebebi vardı.