Examples of using "Velha" in a sentence and their turkish translations:
O yaşlı.
O eski bir şaka.
Kendimi yaşlı hissediyorum.
O yaşlı.
Benim eski bir bisikletim var.
Eski bir evde yaşıyorum.
O yaşlı.
O eski gelenek kayboldu.
Benim masam eski.
Ben eski bir lamba satın aldım.
Bu fıkra çok eski!
Yaşlı değilsin
O daha yaşlı görünüyor.
Ben yaşlıyım.
Ben yaşlıyım.
O yaşlı, çirkin ve şişman.
O yaşlı ve deli.
Ben onun için çok yaşlıyım.
Büyükannem çok yaşlıdır.
Yaşlı bir kadınla tanıştım.
Eski bir ağaç gölge sağlar.
Bu aynı eski hikaye.
Bu eski bir hikaye.
Eski ev yıkıldı.
O yaşlı kadın yalnız başına yaşıyor.
O eski bir kamera.
Onun ablası benim ağabeyimden daha yaşlıdır.
Biraz eski ve yıpranmış görünüyor.
Eski bir madenci zincirine benziyor.
Bu benim eski bisikletim.
Bu bayan yaşlı ve deli.
Mary benim ablam.
Kendimi yaşlı hissediyorum.
Nara Kyoto kadar eski.
Yaşlı bayan otobüsten indi.
Ben onun kadar yaşlıyım.
Ben senin ablanım.
Mary benden daha yaşlıdır.
Tom'un bir ablası vardır.
O benim ablamdır.
Bahçede yaşlı bir kiraz ağacı var.
- O ondan daha yaşlıdır.
- Kız, oğlandan büyük.
- Ondan büyük.
Bu ağaç benden daha yaşlı.
O, Tom'un ablası.
O bu eski eve büyük bir bağlılık duyuyordu.
Ablanla tanışmak istiyorum.
Ablam gitarı iyi çalar.
O kadın benden çok daha yaşlı.
Ablanı gerçekten severim.
Ablam güzeldir.
Sadece heyecan olsun diye yaşlı bayanı öldürdü.
Ablanın adı nedir?
Bu eski ev ahşaptan yapılmıştır.
Bu eski evin perili olduğunu söylüyorlar.
Ken'in kullandığı masa eski.
Yaşlı kadın ziyaretçiyi dikkatle inceledi.
Onlar benim yaşlı bir kadın olduğumu söylüyorlar.
Genç adam eski bir evde yaşıyor.
Ben burada en yaşlı kişiyim.
Mary bizim en büyük kızımız.
O, senden iki yıl daha yaşlıdır.
Kız kardeşin senden büyük mü?
Ablam her gün duş alır.
Onun evi çok küçük ve üstelik çok eski.
Bir İran kedisi hakkında eski bir hikaye var.
Nancy dün eski bir arkadaşına rastladı.
Benden üç yaş daha büyük.
Benden iki yaş daha büyüktür.
Ben daha yaşlı görünüyorum.
Anne, o saç sitili seni yaşlı gösteriyor.
Tom'a eski bisikletimi verdim.
Tom daha yaşlı bir kadınla evlendi.
O benden yaşça biraz daha büyük.
O benim kız kardeşim kadar yaşlı değildir.
Susan benden iki yaş daha büyük.
Büyükannem bu kasabada en yaşlıdır.
O, ondan iki yaş daha büyüktür.
Karının bu kadar yaşlı olduğunu düşünmemiştim.
O bana göre altı yıl kıdemli.
Eski bir tencerede lezzetli yiyecekler pişirebilirsiniz.
Tom'un Mary adında büyük bir kız kardeşi var.
Ben üçünün en büyüğüyüm.
Bir zamanlar küçük bir adada yaşlı bir kadın yaşıyordu.
Ablam sık sık sütlü çay içer.
Büyük kız kardeşim her sabah duş alır.
Benden üç yaş daha büyüktür.
Bir kasaba ne kadar eskiyse, o kadar çok çöp üretir.
Onun ablasını gerçekten çok seviyorum.
O bütün eski mobilyalarını bağışladı.
Tanıdığın en yaşlı insan kimdi?
Tom'un kız arkadaşı ondan daha yaşlı.
Gerçekten olduğunu söylediğin kadar yaşlı mısın?
Büyük kızım Magdalena bir melek gibidir.