Examples of using "Própria" in a sentence and their turkish translations:
Sen kendi pisliğini temizle.
Onların kendi kültürleri var.
Deneyimlerime dayanarak söylüyorum.
Ben deneyimlerinden konuşuyorum.
Keşke kendime ait bir evim olsa.
Kendi başına olmayacaksın.
O kendi patronudur.
O, kendi mezarını kazıyor.
Kendi kültürümüzden uzaklaşıp
O, kendi deneyimini tanımladı.
Mary kendi annesini mahkemeye verdi.
Betty, kendi annesini öldürdü.
- Tom serbest meslek erbabı.
- Tom serbest meslek sahibi.
Ben kendi şansımı yaratıyorum.
Garipliğini özümse.
Kendi başlarınalar.
Tom kendi evini inşa etti.
O, kendi başına uyandı.
Tom kendi yemeklerini pişirir.
Ben kendi gerçeğimi arıyorum.
kendisine ait bir görüntüye ise rastlayamadık
Bunu tek başına mı yaptın?
Bakan kendi ifadesiyle çelişti.
O, inancına şiddetle bağlandı.
Her bilimin kendi terminolojisi vardır.
Aktrisin kendisiyle konuştum.
O kendi gölgesinden korkar.
Tom kendi şakasına güldü.
O kendi kız kardeşi tarafından öldürüldü.
Tom kendi gölgesinden korkuyor.
bu sadece onların kendi sağlıkları için değil,
Her kedinin kendi kişiliği var.
Ona kendi kızım gibi davrandım.
Ben meşru müdafada Tom'u öldürdüm.
Her milletin kendi dili vardır.
Bu sizin kendi korumanız için.
Hiç kimse kendi benliğini aşamaz.
Tom kendi kendine Fransızca öğrendi.
Tom kendi başına hareket ediyor.
Kendi gömleğimi yıkadım.
- Herkes kendi kaderinin mimarıdır.
- Herkes kendi kaderini çizer.
Mary kederli bir şekilde annesini gömdü.
Mary kederli bir şekilde kızını gömdü.
Tek başıma çalışmayı tercih ederim.
O kendi gölgesinden korkuyor.
Fazilet onun kendi mükafatıdır.
Tom asla yatağını yapmaz.
Jane mektubu kendisi yazdı.
Tom evini ateşe verdi.
Sami kendi kızını öldürdü.
aslında toplumun ta kendisi eleştirildi
Bu bana Kraliçenin kendisi tarafından verildi.
Adam kendi antenini kurmaya çalıştı.
O, üç çocuğu tek başına yetiştirdi.
Ben sadece onu kendi gözümle gördüm.
Tom kendi cildini korumaya çalışıyor.
O ,oğlunu kaderine bıraktı.
Kendi başıma Fransızca çalışıyorum.
O, sorunu kendi başına çözdü.
Interlingue kendi Wikipedia'sına sahiptir.
Oğullar üzüntülü şekilde annelerini gömdü.
Ken her sabah kendi yatağını yapar.
Tom bunu kendi başına yapabilir.
Ben kendi başıma diller öğreniyorum.
her gezegenin kendine ait bir çekim kuvveti olduğu için
Kendi suyunda boğulmak gibi birşey
O, elinde olmadan biraz ürperdi.
Arazilerini savunmak şimdi bir günah haline mi geldi?
O, kendi hayatı pahasına onu kurtardı.
Onu kendisi denedi.
Hiç tek başına bir bilgisayar monte ettin mi?
- Hiç sakalını tıraş ettin mi?
- Hiç sakal tıraşı oldun mu?
Kendi kız kardeşimi tanıdığımı düşünmüyor musun?
Dün Tom kendini bıçağıyla kesti.
O, onları kurtarmak için kendi hayatını feda etti.
Beni evimden mi çıkarıyorsun?
Buraya kendi yatağını yapmak zorundasın.
Tom tek başına gitmeye isteksizdi.
Tom Mary'yi meşru müdafada öldürdüğünü iddia etti.
- Tom, Mary'ye yardım etmek için kendi hayatını riske attı.
- Tom, Mary'yi kurtarmak için kendi hayatını riske attı.
Kendi ışıklarını üretir, denizleri aydınlatırlar.
bu bir hakaret değil hastalığın ta kendisi
Kendi ölümünü ve savunmasızlığını düşünmeye başlıyorsun.
Mektup, kraliçe'nin kendi eliyle yazılmış.
Tom kendi kamerasıyla bir resim çekti.
Tom kendi başına çalışarak mükemmel şekilde Fransızca öğrendi.
Kim kendi ruhunun yörüngesini hesaplayabilir?
Kendi başıma olmak istediğim için firmayı bıraktım.
Tom kendini korumak için Mary'yi vurduğunu iddia ediyor.
Birinin annesinden daha yaşlı olması imkansızdır.
Tom evi kendisi boyuyor.
Herkes kendi yolunda özel ve benzersizdir.
- Ben serbest meslek sahibiyim.
- Kendi işimin patronuyum.
Onu neden kendin yapmıyorsun?
Balinaların kendilerine ait bir dile sahip olduklarına inanılmaktadır.
Tom kendi çete üyeleri tarafından öldürüldü.
Bu büyük ağacı tek başına kestiğin doğru mu?
Bunu tek başlarına yapıyorlar.
yani kısacası doğanın kendisinde bu virüs zaten mevcut
üstelik herkes kendi evinde rahat bir ortamında