Examples of using "Fazê" in a sentence and their turkish translations:
Bunu yapmalısın.
Onu yapmaya çalış.
Onu yapabilirim.
Bunu tekrar yaptı.
Ben bunu kendim yapabilirim.
- Onu az önce yaptım.
- Daha şimdi yaptım.
- Yaptım işte.
Biz sadece onu yapmak zorundayız.
Onu şimdi yapmalıyım.
Öyle yapmalıyız.
Bunu Tom'a yaptıracağım.
Bunu birlikte yapabiliriz!
Onu oldurabilirim.
Onu yapabilir misin?
O bunu yapabilir.
Sen, onu yapabilirsin!
Bunu yapmayı bitirdim.
Bunu hâlâ yapabilecek miyim?
Onu şimdi yapabiliriz.
Bunu tekrar yapmak istiyorum.
Ben onu doğru yapmak istiyorum.
Onu nasıl durdurabilirim?
Onu yapabileceğimizi düşündük.
Üzgünüm. Bunu bilerek yapmadım.
Onu bunu yapmaya teşvik et.
Onu yapamadım.
Onun nasıl yapılacağını bana öğret.
Onu yapabileceğimizi biliyorduk.
- Ben onu mutlu etmek istedim.
- Onu mutlu yapmak istiyordum.
Bunu o şekilde yapmayı zaten denedim.
Seni düşünceni nasıl değiştirebilirim?
Tom onu yapmaya çalıştı ama yapamadı.
Biri bunu yapmak zorunda.
Onları güldürmek istemedim.
Bunu başka bir zaman yapabiliriz.
O bunu yapabilir.
Seni mutlu ettiğime sevindim.
Biz bu defa onu çalıştırabiliriz.
Tom bunu yapabilir, değil mi?
Ben şimdi bunu yapmak zorunda mıyım?
Seni güldürmeye çalışıyordum.
Tom sonunda bunu nasıl yapacağını buldu.
Biz sadece onu yapamadık.
Ben onu yapmayı reddediyorum.
Bunu nasıl yapacağını sana söyleyeceğim.
O, onu yapması için onu zorladı.
Onu onu yapması için ikna etti.
Seni çok uzun süre bekletmeyeceğiz.
Bunu yapmak bizim için kolay olmayacak.
Yapabilir miyiz yoksa yapamaz mıyız bilmiyorum.
İsterseniz "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin.
Hemşire onu nasıl yapacağını sana söyleyecek.
Ya siz ya da ben onu yapmak zorunda kalacağım.
Sanırım onu nasıl yapacağımı çözdüm.
Beğen ya da beğenme, bunu yapmalısın.
Onu nasıl yapacağımı annem bana öğretti.
Bunu nasıl yapacağını unuttu.
Onu yapabileceğini biliyorum.
Fadıl onu tekrar yapabileceğini düşündü.
Sizi nasıl daha mutlu yapabilirim?
Bu mümkün, insan bunu yapabilir.
Bunu yapabilmemin tek yolu, okyanusta olmaktı.
Elinden geldiğince sıkı çabala.
Bunu yapmak istemiyorum gibi değil.
Bunu yapmak zorunda değilsin ama yapmalısın.
- Onu yapabilirsin!
- Onu yapabilirsiniz.
Boş ver, onu kendim yapabilirim.
Sadece onu yapamam.
Bunu 2.30'dan önce yapmaya çalışacağız.
Bunu yapamayacağımızı söyledim.
Onu çok daha dikkatli yapmalısın.
Eğer herhangi biri bunu yapabiliyorsa, sen de yapabilirsin.
Eğer herhangi biri bunu yapabiliyorsa, siz de yapabilirsiniz.
Ben bunu yapabilirim.
Bence Tom bunu yapmak için isteksiz olabilirdi.
O bunu yapmaya devam etti.
Pis bir iş ama biri bunu yapmak zorunda.
Tamam, ama senin bunu daha iyi yapabileceğini düşünüyorum.
Sizi çok uzun beklettiğim için üzgünüm.
Tom onu yapamadı ama Mary yapabildi.
2.30'a kadar onu yapmayı deneyeceğim.
Neye karar verirseniz birlikte onu yapacağız.
Ne kadar çok çalışırsan çalış, onu yapamayacaksın.
Bunu yapmak istediğini açıkça belirtti.
O her zaman yapmadan önce bir şeyi dikkatlice planlar.
Sanırım bu onu yapmak için en iyi yol.
Tom onu yapmak için başka birine güvenmiyor.
Bulunduğunuz yerden sayısız internet dersine başvurarak kendiniz yapabilirsiniz,
Bir şeyi yıkmak, yapmaktan çok daha kolaydır.
Onu yapabilirim.
Devam etmelisin ve onu yapmalısın, tam yapacağını söylediğin gibi.
Bunu yapabileceğimizi biliyorum.
Tom onu nasıl yapacağımı bana gösteren kişi.
Onu yapabilirsin, değil mi?
Tom bunu yapması gerektiğini biliyor ama yapmak istemiyor.
Kazalım mı? Yoksa geri dönüp biraz su alarak onu oradan çıkartmaya mı çalışayım?
Kazalım mı? Yoksa geri dönüp suyu aldıktan sonra çıkartmayı mı deneyeyim?
Ve yaşı ilerledikçe bunu daha da çok yapmak istiyor gibi.