Translation of "Caçar" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Caçar" in a sentence and their turkish translations:

- Eu vou caçar.
- Vou caçar.
- Estou indo caçar.
- Eu estou indo caçar.

Ben avlanmaya gidiyorum.

- Vocês sabem caçar?
- Você sabe caçar?
- Tu sabes caçar?

Nasıl avlanacağını biliyor musun?

E tentar caçar algo.

ve bir şey yakalamaya çalışırım.

Tom foi caçar faisões.

Tom sülün avına gitti.

Quem quer ir caçar?

Kim ava gitmek ister?

Tom quer ir caçar.

Tom ava gitmek istiyor.

Você quer ir caçar?

Ava çıkmak ister misin?

Tom gosta de caçar.

Tom avlanmayı sever.

Eu gosto de caçar.

Avlanmak hoşuma gidiyor.

Eu não sei caçar.

Nasıl avlanacağımı bilmiyorum.

Tom queria ir caçar.

Tom ava çıkmak istedi.

Tom não quer ir caçar.

Tom avlanmak istemiyor.

Quero ir caçar com Tom.

Tom ile ava çıkmak istiyorum.

Você preferiria ir pescar ou caçar?

Balığa çıkmayı mı yoksa ava çıkmayı mı tercih edersin?

... são obrigados a caçar... ... pela noite fora.

Avlanmaları gerek. Gecenin geç saatlerine kadar.

Inicialmente, pensei: "Está a caçar o peixe."

İlk başta, balık avlayacağını düşündüm.

Mas é difícil caçar numa paisagem tão exposta.

Ama bu kadar açık bir alanda avlanmak zor.

Poucos acreditavam que as chitas podiam caçar ao anoitecer.

Çitaların karanlıkta avlanabileceğine çok az kişi inanırdı.

Não posso montar uma armadilha aqui. É proibido caçar.

Burada bir kapan kuramam. Avlanmak yasaktır.

Os passatempos favoritos dele eram caçar e jogar golfe.

Onun sevdiği eğlenceler avcılık ve golf.

Normalmente, pescar é melhor que caçar animais grandes na floresta.

Ormanda büyük avların peşinde koşmaktan çoğu zaman iyidir.

A luz da lua cheia ajuda as chitas a caçar.

Dolunayın ışığı çitaların avlanmasına yardımcı oluyor.

E têm vibrissas sensíveis que lhes permitem caçar à noite.

Hassas bıyıkları sayesinde geceleri de avlanabiliyorlar.

O rei Frederick amava caçar, beber vinho, mulheres e festejos.

Kral Frederick avcılık, şarap, kadınlar ve ziyafetleri severdi.

Por haver mais luz, a leoa tem mais dificuldade em caçar.

Daha aydınlık olması dişi aslanın avlanmasını zorlaştırıyor.

Mas não se alimentam há dias. A progenitora tem de caçar.

Fakat günlerdir bir şey yemediler. Annenin avlanması gerek.

Adotou inicialmente o mesmo método para caçar caranguejos com a lagosta.

İlk başta ıstakoz avlamak için de yengeç yönteminin aynısını kullandı.

Ao explorar a luz artificial, aqui, os tubarões podem caçar durante a noite.

Yapay ışıktan faydalanan köpek balıkları, gece geç saatlere kadar avlanabiliyor.

- A caça é proibida em parques nacionais.
- É proibido caçar em parques nacionais.

Avcılık milli parklarda yasaklanmıştır.

Como vai ser ser? Quer caçar com a luz ultravioleta? Ou fazer uma armadilha?

Ne yapacağız? Ultraviyole ışıkla mı avlanacağız? Yoksa bir tuzak mı yapacağız?

Os jaguares têm uma excelente visão noturna. É a altura ideal para aprender a caçar.

Jaguarların gece görüşü harikadır. Yani gece, avlanmayı öğrenmek için ideal bir zamandır.

É inclusive possível que usem a luz para caçar. Ou talvez estejam a desfrutar do espetáculo.

Hatta bu ışığı avlanmakta da kullanıyor olabilirler. Belki de sadece gösterinin tadını çıkarıyorlardır.

Ele sabe exatamente como caçar e como ser dominante nesse ambiente. Pode mesmo fazer o que quiser.

Kendi ortamında avlanmayı ve üstün olmayı çok iyi biliyor. Ne isterse yapar kısacası.