Translation of "Bonito" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Bonito" in a sentence and their turkish translations:

- Eu sou bonito?
- Sou bonito?
- Eu estou bonito?
- Estou bonito?

Yakışıklı mıyım?

Bonito!

Güzel

- Foi bonito.
- Isso foi bonito.

O çok güzeldi.

- Bonito nome.
- Tens um nome bonito.

O gerçekten güzel bir isim.

Estou bonito?

Yakışıklı mıyım?

É bonito.

Bu güzel.

Será bonito.

Güzel olacak.

Era muito bonito.

O çok güzeldi.

Tom é bonito.

Tom yakışıklıdır.

É tão bonito.

Bu çok güzel.

Que bonito poente.

Ne güzel bir gün batımı.

Que anel bonito!

Ne güzel bir yüzük!

Que lugar bonito!

Ne güzel bir yer!

Que campus bonito!

- Ne güzel bir kampüs!
- Ne güzel bir yerleşke!

Aqui é bonito.

Burası güzelmiş.

Que nome bonito.

O güzel bir isim.

É muito bonito.

- O çok güzel.
- Bu çok güzel.

Que tempo bonito!

Ne güzel bir hava!

Bonito, não é?

O güzel, değil mi?

Eu sou bonito.

Ben yakışıklıyım

- Seu cavalo é bonito.
- O seu cavalo é bonito.

- Atın güzel.
- Atınız güzel.

- Tom é muito bonito.
- O Tom é muito bonito.

Tom çok yakışıklı.

- É muito bonito.
- É muito bonita!
- Isso é muito bonito!

Bu çok güzel.

Ele é muito bonito.

O, çok yakışıklıdır.

Tom é excepcionalmente bonito.

Tom son derece yakışıklıdır.

- Que bonito!
- Que bonita!

Ne kadar güzel!

Este lugar é bonito.

Burası güzel.

O luar é bonito.

- Ayışığı güzel.
- Mehtap güzel.

Ele é extremamente bonito.

O, son derece yakışıklıdır.

O castelo é bonito.

Kale güzeldir.

Tenho um cachorro bonito.

Benim güzel bir köpeğim var.

Este castelo é bonito.

Bu kale güzeldir.

É realmente bonito aqui.

Burası cidden çok hoş.

Seu cabelo está bonito.

- Saçınız güzel görünüyor.
- Saçın hoş gözüküyor.
- Saçın hoş görünüyor.

Isso é muito bonito.

- Bu oldukça güzel.
- Bu gayet güzel.

Isto é realmente bonito.

Bu gerçekten güzel.

Seu cavalo é bonito.

Atın güzel.

Você acha Tom bonito?

Tom'un yakışıklı olduğunu düşünüyor musun?

Eu achava Tom bonito.

Tom'un sevimli olduğunu düşünürdüm.

Este rio é bonito.

Bu nehir güzel.

David é muito bonito.

David yakışıklıdır.

- É belo.
- É bonito.

- Bu güzel.
- Bu güzeldir.

Ela o achou bonito.

O, onu yakışıklı buldu.

O cachorro é bonito.

Köpek güzel.

O campus é bonito.

Kampüs güzeldir.

Este campus é bonito.

Bu kampüs güzel.

Este pássaro é bonito.

Bu kuş güzel.

Seu vestido é muito bonito.

Senin elbisen çok hoş.

Tenho um cachorro muito bonito.

Çok güzel bir köpeğim var.

Ele é bonito e inteligente.

- O, yakışıklı ve akıllıdır.
- O zeki ve iyi görünümlü.

Este é um livro bonito.

Bu güzel bir kitap.

Está um dia tão bonito.

Çok güzel bir gün.

Você está muito bonito, Tom.

Çok yakışıklı görünüyorsun, Tom.

Muito obrigado! Isso é bonito.

Çok teşekkür ederim! Bu güzel.

O seu cabelo é bonito.

Saçın güzel.

Ela tem um bonito corpo.

- Onun güzel bir vücudu var.
- O güzel bir vücuda sahip.

Seu namorado é muito bonito.

Senin erkek arkadaşın gerçekten yakışıklı.

Você tem um cabelo bonito.

- Güzel saçların var.
- Güzel saçın var.

Tom é alto e bonito.

Tom uzun ve yakışıklıdır.

Eu acho que é bonito.

Onun güzel olduğunu düşünüyorum.

Ele fica bonito de uniforme.

O, üniforması içinde şirin görünüyor.

O tempo é tão bonito.

Zaman çok güzel.

Que nome bonito você tem!

Ne şirin bir adın var.

O tempo está bonito hoje.

Bugün hava güzeldir.

- Eu sou mais bonito do que você.
- Eu sou mais bonito que você.

Ben senden daha güzelim.

- Qual o lugar mais bonito do mundo?‎
- Qual é o lugar mais bonito do mundo?
- Onde fica o lugar mais bonito do mundo?

Dünyadaki en güzel yer neresidir?

Isso é até o mais bonito

hatta en güzeli bu

- Que dia bonito.
- Que dia agradável!

- Ne hoş bir gün.
- Ne güzel bir gün!

Ela está usando um bonito chapéu.

O güzel bir şapka takıyor.

O seu paletó é muito bonito.

Ceketin çok güzel.

O pessegueiro é bonito quando floresce.

Şeftali ağacı çiçek açtığı zaman çok güzeldir.

Está um dia bonito, não está?

Güzel gün, değil mi?

- Que vestido bonito!
- Que vestido lindo!

Ne güzel bir elbise!

- Ele fala bem.
- Ele fala bonito.

O, iyi konuşur.

Você acha Tom bonito, não acha?

Tom'un yakışıklı olduğunu düşünüyorsun, değil mi?

Maria estava usando um vestido bonito.

Mary güzel bir elbise giyiyordu.

Tom é muito bonito, não é?

Tom gerçekten yakışıklı, değil mi?

Esse bebê realmente não é bonito.

O bebek aslında hiç de şirin değil.

Não é nem bonito nem feio.

O ne yakışıklıdır ne de çirkin.

Que bonito está o tempo, né?

Güzel hava, değil mi?

Ele é rico, jovem e bonito.

O zengin, genç ve yakışıklı.

Eu nunca vi nada tão bonito.

Bu kadar güzel bir şey hiç görmedim.

Tom é um garoto muito bonito.

Tom, çok yakışıklı bir çocuktur.

Seu vestido novo é muito bonito.

Yeni elbisen çok güzel.

Você tem um quarto muito bonito.

Çok güzel bir odan var.

Tom diz que eu sou bonito.

Tom güzel olduğumu söylüyor.

- Tudo parecia bonito.
- Tudo parecia bem.

Her şey güzel görünüyordu.

Esse suéter azul é muito bonito.

Bu mavi kazak çok güzel.

Conheci um lugar muito bonito hoje.

Bugün çok hoş bir yer buldum.