Examples of using "Avó" in a sentence and their turkish translations:
- Babaannem uçabiliyor.
- Babaannem uçabilir.
- Anneannem uçabiliyor.
- Anneannem uçabilir.
- Büyükannem yaşlandı.
- Anneannem yaşlandı.
- Ninem ihtiyarladı.
- Babaannem yaşlandı.
Büyükannem öldü.
Mary bir büyükannedir.
Büyükannem bizimle yaşadı..
Büyükannem bizimle yaşadı..
Büyükannem bir çiftçiydi.
- Büyükannem köyde yaşıyor.
- Anneannem köyde yaşıyor.
- Babaannem köyde yaşıyor.
Şimdi, anneanneme gelecek olursak
O büyükannesi tarafından büyütüldü.
Büyükannem göremez.
- Onun büyükannesi sağlıklı görünüyor.
- Anneannesi sağlıklı görünüyor.
- Babaannesi sağlıklı duruyor.
Büyükannem çok yaşlıdır.
Beni büyükannem büyüttü.
- Büyükannem televizyon izlemeyi seviyor.
- Anneannem televizyona bakmayı sever.
- Babaannem TV izlemeyi sever.
Büyükannen nasıl?
Tom büyükannesi tarafından büyütüldü.
Büyükannen nerede yaşıyor?
Büyükannenize yardım etmelisiniz.
Bugün ninemin doğum günü.
- Tom hâlâ büyükannesinin evinde.
- Tom hâlâ anneannesinde.
etrafı insanlarla çevrilmişti.
Büyükannem bağ-bahçe işlerinden anlar.
Ben büyükannemlere gidiyorum.
Mary Tom'un büyükannesidir.
Tom'un büyükannesiyim.
- Büyükannem motosiklet sürebiliyor.
- Anneannem motosiklet kullanabiliyor.
- Babaannem motosiklet sürebiliyor.
Onun büyükannesi yürüyemez, değil mi?
O, büyükannesiyle yaşamaya gitti.
Anneannemin evini ziyaret edeceğim.
Onun büyükannesi göremez, değil mi?
Büyükanne torunlarına şeker verir.
Büyükannem bana bu kolyeyi verdi.
- Büyükanneniz çok hoş bir hanım.
- Anneanneniz çok hoş bir bayan.
Büyükannem geçen yıl vefat etti.
Anneannemin kulakları hiç duymuyor.
Anneannem memleketinde gömülmek istedi.
Ben büyükannemin evini ziyaret ettim.
Çocuk anneannesini ziyaret eder.
Elimde ninemin sadece bir resmi var.
Büyükannenle dama oynar mısın?
Haftada iki kez anneannemi ziyaret ederim.
Küçük çocuk büyükannesi tarafından şımartılıyor.
Büyükannem on çocuk büyüttü.
- Mary'nin büyükannesi dişsizdir.
- Mary'nin ninesinin dişi yok.
Büyükannem bile bir mesaj gönderebilir.
- Bu büyükannemin bir resmi.
- Anneannemin bir resmi bu.
Tom ve büyükannesi kitapçıya gitti.
Büyükannesi seksen sekiz yaşına kadar yaşadı.
Babamın tarafından anneannem yüz yaşına girdi.
Anneannem yüz yaşına geldi.
Eşcinsel olduğumu bilmiyordu.
Büyükannem ölmeden bir yıl kadar önce,
Kıza büyükannesinin anısına Elizabeth adı verildi.
Anneannem gündüzleri çocuklara bakıyor.
Babamın annesi benim büyükannemdir.
Büyükannem onu eliyle ördü.
Ninem bu sabah mektubu yolladı.
Büyükannem bu kasabada en yaşlıdır.
Tom büyükannesi ile kalıyor.
Diğer hafta büyükannem hastalandı.
Ama büyükannemin
Ama büyükannem öldükten sonra bu güven dalışa geçti
büyükannemin hep söylediği bir söze geliyoruz.
- Büyükannem kanaviçe işi yapmayı sever.
- Anneannem kanaviçe yapmayı seviyor.
Anneannemin benim için yaptığı paellaları özlüyorum.
Büyükannem giderek unutkan ve kırılgan oluyor.
O, her pazar büyükannesiyle zaman geçirir.
Şimdiye kadar ilk kez büyükannemi ziyaret ettim.
- Mary bebeğe büyükannesinin adını verdi.
- Mary bebeğe anneannesinin ismini koydu.
Bu ev büyükannemin ama yakında benim olacak.
Büyükannem bana istediğimden daha fazlasını verdi.
- Susan yaz tatilini büyükannesinin evinde geçirdi.
- Suzan yaz tatilini anneannesinde geçirdi.
- Susan yaz tatilini babaannesinde geçirdi.
Sebastian'ın büyük annesi Navarra'da hakimlik görevini üstlenen ilk kadındı.
En son ne zaman büyükanneni ziyaret ettin?
- O, kesinlikle büyükannemle iyi anlaşacak.
- Kesinlikle anneannemle iyi anlaşacak.
Ailemdeki herkes içinde, en çok büyükanneme yakın hissettim.
Büyükannem daha gençken dikiş makinesini çok kullanırdı.
Az önce gördüğün yaşlı kadın benim büyükannem.
O gün anneannem kanser ameliyatı olduğu için oradaydı.
Tom'un annesi öldüğünde, o, Boston'a büyükannesinin evine taşındı.
Çocuklar uzun süredir görmedikleri dedelerini ve anneannelerini gördükleri için mutluydular.
Anneannem bir avuç yeşil fasulyeyi çıkardı. Onları eski bir tavanın içine döktü. Sabırla onları kızarttı, bakır kulplu bir ahşap el değirmeninde öğüttü, sonucu eski moda bir Macar espresso makinesi içine sıktı, onu bir tepsiye koydu ve iki saat sonra, o kahveydi.