Translation of "Acordar" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Acordar" in a sentence and their turkish translations:

Odeio acordar cedo.

Erken kalkmaktan nefret ederim.

Tom precisa acordar.

Tom'un uyanması gerekiyor.

- Eu vou acordar o Tom.
- Vou acordar o Tom.

Tom'u uyandırmaya gideceğim.

- Eu não quero acordar cedo.
- Não quero acordar cedo.

Erken kalkmak istemedim.

- Você tem de acordar cedo.
- Você tem que acordar cedo.

Erken kalkmak zorundasın.

Vamos acordar o Tom.

Hadi, Tom'u uyandırmaya gidelim.

Você acabou de acordar?

Yeni mi kalktın?

Tom nunca vai acordar.

Tom asla uyanmayacak.

acordar o Tom.

Tom'u uyandırmaya git.

Vai acordar o Tom.

Git ve Tom'u uyandır.

Tom acabou de acordar.

Tom az önce uyandı.

Tive de acordar cedo.

Erken kalkmak zorundaydım.

Obrigado por me acordar.

Beni uyandırdığın için teşekkür ederim.

Eu acabo de acordar.

Az önce uyandım.

- Eu costumo acordar às seis horas.
- Costumo acordar às seis horas.

Genellikle saat altıda kalkarım.

- Tom teve de acordar cedo hoje.
- Tom teve que acordar cedo hoje.

Tom bu sabah erken kalkmak zorunda kaldı.

- Está na hora de Tom acordar.
- Está na hora do Tom acordar.

Tom'un uyanma zamanı.

Eu tenho de acordar Tom.

Tom'u uyandırmalıyım.

Tenho que acordar cedo amanhã.

Yarın erken kalkmak zorundayım.

Tom, você tem de acordar.

Tom, uyanman gerekiyor.

Está na hora de acordar.

Uyanma vakti.

Tom não precisa acordar cedo.

Tom erken kalkmak zorunda değil.

Eu não te podia acordar.

Seni uyandıramadım.

Tom tem que acordar cedo.

Tom erken kalkmak zorunda.

Tom está tentando acordar Mary.

Tom, Mary'yi uyandırmaya çalışıyor.

- Eu tive de esperar o Tom acordar.
- Tive de esperar o Tom acordar.

Tom'un uyanmasını beklemek zorundaydım.

- Eu vou acordar cedo amanhã.
- Eu vou levantar cedo amanhã.
- Vou acordar cedo amanhã.

Yarın erken kalkacağım.

Não é comum ele acordar cedo.

Onun erken kalkması sıra dışıdır.

A que horas devo te acordar?

Seni saat kaçta uyandırmam gerekiyor?

Ele não precisa acordar tão cedo.

Bu kadar erken kalkmasına gerek yok.

Você realmente quer acordar o Tom?

Gerçekten Tom'u uyandırmak ister misin?

Eles não conseguirão acordar tão cedo.

O kadar erken kalkamazlar.

Bom dia. É hora de acordar.

Günaydın, Kalkma zamanı.

Eu não queria acordar as crianças.

Çocukları uyandırmak istemedim.

- Eu não me importo em acordar às seis.
- Não me importo em acordar às seis.

Altıda kalkmamın sakıncası yok.

Temos que acordar cedo amanhã de manhã?

Yarın sabah erken kalkmak zorunda mıyız?

Ele tem problemas para acordar na hora.

Onun zamanında uyanma sorunu var.

Eu tive de esperar o Tom acordar.

Tom'un uyanmasını beklemek zorunda kaldım.

Eu não quero acordar os meus vizinhos.

Komşularımı uyandırmak istemiyorum.

Costumava acordar às 5 horas naquela época.

O günlerde ben genellikle beşte kalktım.

Você não tem de acordar tão cedo.

O kadar erken kalkmana gerek yok.

Infelizmente, tenho de acordar cedo todo dia.

Maalesef her sabah erken kalkmak zorundayım.

O Tom não precisa acordar tão cedo.

Tom'un bu kadar erken kalkmasına gerek yoktu.

Uma família de macacos-noturnos está a acordar.

...bir gece maymunu ailesi daha yeni uyanıyor.

Eu acho difícil acordar cedo em manhãs frias.

Soğuk sabahlarda erken kalkmayı zor bulurum.

Vai ser difícil para ele acordar tão cedo.

Onun bu kadar erken kalkması çok zor olacak.

As crianças vão acordar se você fizer barulho.

Gürültü yaparsan çocuklar uyanır.

Vá dormir Tom! Você precisa acordar cedo amanhã!

Haydi uyumaya Tom! Yarın erken kalkman gerek.

Eu caminhei calmamente de medo de acordar o bebê.

Bebeği uyandırmaktan korktuğum için yavaşça yürüdüm.

Diz-se que nunca se deve acordar um sonâmbulo.

Bir uyurgezeri asla uyandırma derler.

A melhor maneira de realizar seus sonhos é acordar.

Hayallerinizi gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır.

Vá dormir, Tom. Você tem que acordar cedo amanhã.

Uyumaya git, Tom. Yarın sabah erken uyanmalısın.

- É bom acordar cedo.
- Levantar cedo é muito bom.

Erken kalkmak çok iyidir.

O Tom não está acostumado a acordar tão cedo.

Tom bu kadar erken kalkmaya alışkın değil.

Logo que o despertador toca eu tenho de acordar.

- Alarm çalar çalmaz kalkmam gerek.
- Alarm çalınca kalkmam gerek.

- Eu não queria acordá-lo.
- Eu não queria te acordar.

- Seni uyandırmak istemedim.
- Sizi uyandırmak istemedim.

Você pode me acordar às sete horas amanhã de manhã?

Yarın sabah yedide beni uyandırabilir misin?

- Estou acostumado a acordar cedo.
- Estou acostumada a levantar cedo.

Erken kalkmaya alışkınım.

Acabei de acordar. Me dê alguns minutos para me aprontar.

Az önce kalktım. Hazırlanmam için bana birkaç dakika ver.

- Você terá de acordar cedo amanhã. Por que você não vai dormir?
- Você terá de acordar cedo amanhã. Por que não vai dormir?

Yarın erken kalkmak zorundasın. Neden yatmıyorsun?

- Vou acordar cedo amanhã.
- Vou levantar cedo amanhã.
- Acordarei cedo amanhã.

Ben yarın erken kalkacağım.

- Eu costumo acordar às 6.
- Eu costumo me levantar às seis.

Ben genellikle altıda kalkarım.

Por favor, lembre-se de me acordar às sete amanhã de manhã.

Lütfen yarın sabah beni yedide uyandırmayı unutma lütfen.

- Ela está acostumada a levantar cedo.
- Ela está acostumada a acordar cedo.

O erken kalkmaya alışkındır.

acordar Tom e diga que o café da manhã está pronto.

Git Tom'u uyandır ve ona kahvaltının hazır olduğunu söyle.

A maioria das pessoas são avessas a acordar cedo, mesmo se precisem.

İnsanların çoğu bunu yapmak zorunda olsalar bile yataktan erken kalkma konusunda çok isteksizdirler.

Quando fui acordar Tom, ele disse que queria dormir mais um pouco.

Tom'u uyandırmaya gittiğim zaman o biraz daha uyumak istediğini söyledi.

Então, o que eu estou fazendo é tentar acordar bem cedo e sair.

Yani, ben şunu yapıyorum, çok erken bir saatte uyanıp yürümeye,

Por que é que me foste acordar para me dizer isso? Agora, não me vou conseguir concentrar no trabalho!

Niçin o kadar mühim bir şeyi söylemek için beni uyandırdın? Şimdi, asla işime konsantre olamayacağım.

"Se você está cansado, por que você não vai dormir?" "Porque, se eu dormir agora, eu vou acordar muito cedo."

- Eğer yorgunsan, niçin yatmaya gitmiyorsun? " Ben şimdi yatmaya gidersem çok erken kalkacağım.
- "Yorgunsan niye yatmıyorsun?" "Çünkü şimdi yatarsam çok erken kalkarım"

- Se isto é um sonho, matarei o homem que me acordar.
- Se isto é um sonho, matarei o homem que me despertar.

Eğer bu bir rüyaysa, beni uyandıran adamı öldüreceğim.