Examples of using " musisz" in a sentence and their turkish translations:
Şimdi gitmek zorunda mısın?
Yasalara uymak zorundasın.
Çalışmalısın.
Gelmek zorundasın.
Sen kalkmak zorundasın.
- Dinlenmelisin.
- Dinlenmek zorundasın.
- Dinlenmek zorundasınız.
Geri gitmelisin.
Bir seçim yapman gerek.
İstifa etmek zorundasın.
Bilmen gerekiyor.
Bir karar vermelisiniz!
Sakinleşmen gerek.
Sıkı çalışmalısınız.
Tabloyu temizlemelisin.
Kendinizi kontrol etmelisiniz.
Sözüne sadık kalmalısın.
Ona yardımcı olmalısın.
Düzenli olarak yemek zorundasın.
Onu durdurmalısın.
Birini suçlaman gerekiyor.
İçmeye son vermek zorundasın.
- Bana yardım etmelisin.
- Bana yardım etmen gerekir.
Beni korumak zorundasın.
- Bağırmak zorunda değilsin.
- Bağırmana gerek yok.
Neden gitmek zorundasın?
Daha düzgünce yazmalısın.
Daha çok egzersiz yapmalısın.
Tom'u uyarmak zorundasın.
- Sen konsantre olmak zorundasın.
- Konsantre olman gerek.
Denemek zorundasın, Tom.
Bunu görmelisiniz.
Sen bir idiot olmalısın!
Sen uyanık olmak zorundasın.
Uyumak zorundasın.
Taşınmak zorundasın.
- Konuşmak zorunda değilsin.
- Konuşmak zorunda değilsiniz.
Beni dinlemen gerek.
Bitkin olmalısın.
Düğümü sıkmalısın.
Tom'u durdurmak zorundasınız.
- Onu satmak zorundasın.
- Sen onu satmalısın.
Yakında başlamalısın.
Derhal gitmelisin.
Sakin olmak zorundasın.
Bir şeyler hatırlamalısın.
Yemek zorunda değilsiniz.
Bir süre dinlenmelisin.
Her şeyi bilmen gerekmiyor, sadece nerede arayacağını bilmen gerekiyor.
Planını gerçekleştirmelisin.
Bu yüzden yaratıcı olmalısınız.
ve sizin de bu algıyı kırmanız lazım.
bir hümanist olmalısınız.
Bir yapı inşa edebilmelisiniz,
Gitmeden önce yemek yemelisiniz.
Onu kendin yapmalısın.
Çok daha sıkı çalışmalısın.
Daha az sabırsız olmalısın.
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
Ders kitabını dikkatle okumalısın.
Acele etmek zorunda değilsiniz.
- Okul kurallarına uymalısınız.
- Okul kurallarını izlemelisiniz.
- Okul kurallarına uymalısın.
- Bir doktorla görüşmen gerekir.
- Doktora görünmelisin.
Hayvanı canlı olarak yakalamalısın.
Bir dilim pasta almak zorundasın.
Yarın sabah erken uyanmak zorundasın.
Sen onun evini görmek zorundasın.
Gitmelisin ve saçını kestirmelisin.
Yapmak zorunda olduğun bütün şey zemini süpürmektir.
Bunu yapmak zorunda değilsin.
- Postaneye gitmek zorunda mısın?
- Sen postaneye mi gitmek zorundasın?
Bana teşekkür etmek zorunda değilsin.
Sen alaycı olmak zorunda değilsin.
Hemen gitmene gerek yok.
Bana gerçeği söylemen gerekiyor.
Havaya atılan hedefi vurman gerekiyor.
Dosya adını değiştirmelisiniz.
Satır aralarını okumalısın.
Onu yapmak zorunda değilsin.
Bir hastaneye gitmelisin.
Bir nörologla görüşmelisin.
Hiçbir şey söylemek zorunda değilsin.
Fransızca öğrenmek zorundasın.
- Burada olman gerekmiyor.
- Senin burada olmana gerek yok.
Korkmana gerek yok.
Benimle gelmek zorundasın.
İlk adımı atmak zorundasın.
Bostonu şimdi terk etmelisiniz.
Sadece konsantre olman gerekiyor.
Ona bir ders öğretmen gerekiyor.
Sen hastasın. Dinlenmek zorundasın.
Sadece talimatlara uymak zorundasın.
Öleceğini unutma.
Onu açıklamana gerek yok.
Onu bugün yapmalısın.
Yeni şeyler bulman gerekiyor.