Translation of "Vince" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Vince" in a sentence and their turkish translations:

- La gravità vince di nuovo!
- La gravità vince ancora!

Yerçekimi bir defa daha zafer kazandı!

Vediamo chi vince!

Kimin kazanacağını görelim.

Vince il nero.

Siyah kazanır.

Tom vince sempre.

Tom her zaman kazanır.

Tom vince spesso.

Tom sık sık kazanır.

- Tom di solito vince le discussioni.
- Tom solitamente vince le discussioni.

- Tom genellikle argümanları kazanır.
- Tom genellikle tartışmaları kazanır.

- Non mi importa chi vince.
- A me non importa chi vince.

Kimin kazandığı umurumda değil.

Il male vince sempre.

Kötülük her zaman kazanır.

Il banco vince sempre.

Gazino her zaman kazanır.

Tom vince ogni volta.

Tom her zaman kazanır.

Tom non vince sempre.

Tom her zaman kazanmaz.

Tom non vince spesso.

Tom sık sık kazanmaz.

Tom a volte vince.

Tom bazen kazanır.

La pazienza vince alla fine.

Sabır sonunda kazanır.

Chi la dura, la vince.

Kararlılık başarının anahtarıdır.

Non mi importa chi vince.

Kimin kazanacağı benim için önemli değil.

Chi vince ha sempre ragione.

Güçlü olan haklıdır.

Se Tom vince, sarò felice.

Eğer Tom kazanırsa mutlu olurum.

Tom non vince molto spesso.

Tom çok sık kazanmaz.

La verità non vince sempre.

Gerçek her zaman kazanmaz.

Il male a volte vince.

Kötülük bazen kazanır.

La squadra più veloce vince.

En hızlı takım kazanır.

"ogni volta vince la tua opinione".

fikirlerin her seferinde galip geldiğinden."

Squadra che vince non si cambia.

Kazanan bir takımı asla değiştirme.

So che Tom non vince spesso.

Tom'un sık sık kazanmadığını biliyorum.

Tom dice che Mary vince spesso.

Tom, Mary'nin sık sık kazandığını söylüyor.

Non importa quale squadra vince la partita.

Oyunu hangi takımın kazanacağı önemli değil.

Tom ha detto che Mary vince raramente.

Tom, Mary'nin nadiren kazandığını söyledi.

Tom ha detto che Mary vince sempre.

- Tom Mary'nin her zaman kazandığını söyledi.
- Tom, Mary'nin her zaman kazandığını söyledi.

In realtà ogni volta vince la tua opinione".

Uygulamada, senin fikirlerin her seferinde galip geliyor.

La sua squadra preferita non vince molte competizioni.

Onun gözde takımı yarışmaların çoğunu kazanmaz.

Non mi importa se la nostra squadra vince o no.

Bizim takımın kazanması ya da kazanmaması umurumda değil.

Personalmente, non credo che faccia alcuna differenza chi vince le elezioni.

Şahsen, seçimi kimin kazanacağının herhangi bir yaratacağını sanmıyorum.

- OK, hai vinto.
- OK, ha vinto.
- OK, avete vinto.
- OK, vinci.
- OK, vince.
- OK, vincete.

- Tamam, sen kazan.
- Tamam, sen kazandın.

E il piccolo maschio vince la compagna. In un mondo rumoroso, a volte il silenzio paga.

...minik erkek dişiyi kazanıyor. Gürültülü bir dünyada bazen sessiz kalmak iş görüyor.