Translation of "Serpente" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Serpente" in a sentence and their turkish translations:

- Ha visto un serpente.
- Lei ha visto un serpente.
- Vide un serpente.
- Lei vide un serpente.

O bir yılan gördü.

Quel serpente?

Yılanı?

- Vuoi vedere il mio serpente?
- Vuole vedere il mio serpente?
- Volete vedere il mio serpente?

Yılanımı görmek istiyor musun?

- Perché hai ucciso il serpente?
- Perché ha ucciso il serpente?
- Perché avete ucciso il serpente?

Yılanı neden öldürdün?

Il serpente sibila.

Yılan tıslar.

- Il serpente si sta contorcendo.
- Il serpente si sta dimenando.

Yılan kıvrıla kıvrıla gidiyor.

- Ho appena toccato un serpente.
- Io ho appena toccato un serpente.

Ben sadece bir yılana dokundum.

Un serpente a sonagli.

Bu bir çıngıraklı yılan.

Per catturare il serpente.

ve yılanı yakalamayı deneyeceğim. Tamam.

Il serpente è vivo?

Yılan yaşıyor mu?

Il serpente tentò Eva.

Yılan Havva'yı ayartmıştı.

Non sono un serpente.

Ben bir yılan değilim.

- Il serpente sta inghiottendo un uovo.
- Il serpente sta ingoiando un uovo.

Yılan bir yumurta yutuyor.

- Ha urlato quando ha visto il serpente.
- Urlò quando vide il serpente.

O, yılanı gördüğünde çığlık attı.

- Oh, guarda! C'è un grande serpente laggiù!
- Oh, guardate! C'è un grande serpente laggiù!
- Oh, guardi! C'è un grande serpente laggiù!

Oh, bak! Orada büyük bir yılan var!

È un grosso, vecchio serpente.

Büyük bir yılan, baksanıza.

Questo serpente non è velenoso.

Bu yılan zehirli değil.

È iniziato l'anno del serpente.

Yılan yılı başladı.

E cerchiamo di prendere il serpente.

ve yılanı yakalamayı deneyeceğim. Tamam.

Per cercare di prendere il serpente.

ve yılanı yakalamayı deneyeceğim. Tamam.

Guarda qua. Un serpente a sonagli.

Şuna bakın! Bu bir çıngıraklı yılan.

Il serpente è vivo o morto?

- Yılan diri mi yoksa ölü mü?
- Yılan sağ mı yoksa ölü mü?
- Yılan yaşıyor mu yoksa öldü mü?

Non sapevo che avevi un serpente.

Bir yılanın olduğunu bilmiyordum.

Il serpente ha mangiato il coccodrillo.

Yılan timsahı yedi.

Che tipo di serpente è quello?

- Bu ne tür bir yılan?
- Bu ne yılanı?

- Era molto spaventato alla vista del grande serpente.
- Lui era molto spaventato alla vista del grande serpente.

O, büyük yılanı görünce çok korktu.

- Tom è stato ucciso da un morso di serpente.
- Tom fu ucciso da un morso di serpente.

Tom yılan sokması nedeniyle öldü.

Vedi questo buco? È di un serpente.

Oradaki deliği gördünüz mü? Yılan deliği.

Tom è stato morso da un serpente.

Tom bir yılan tarafından ısırıldı.

È forte entrare nella tana di un serpente.

Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.

Devo stare attento. Non voglio finire sul serpente.

Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.

Mi farà luce. Cerchiamo di trovare il serpente.

Bu biraz ışık verecektir. Tamam, şimdi yılanı bulmaya çalışalım.

È forte scendere nella tana di un serpente.

Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.

Devo stare attento a non finire sul serpente.

Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.

Qual è il serpente più velenoso al mondo?

Dünyadaki en zehirli yılan hangisidir?

Devo stare attento a non finire addosso al serpente.

Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.

Così avrò un po' di luce. Cerchiamo il serpente.

Bu biraz ışık verecektir. Tamam, şimdi yılanı bulmaya çalışalım.

Il morso del serpente può uccidere. Dobbiamo essere cauti.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Devo essere cauto per non finire sopra il serpente.

Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.

Devo stare attento, non voglio finire addosso al serpente.

Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.

Mi farà un po' di luce. Cerchiamo il serpente.

Bu biraz ışık verecektir. Tamam, şimdi yılanı bulmaya çalışalım.

Vuoi che catturi il serpente prendendolo per la coda?

Çıngıraklı yılanı kuyruğundan tutarak yakalamamı istiyorsunuz demek?

Visto dal cielo, il fiume sembrava un enorme serpente.

Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.

Tom è stato morso da un serpente a sonagli.

Tom bir çıngıraklı yılan tarafından ısırıldı.

Sembra esserci un'altra entrata. Ecco come è entrato il serpente.

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan içeriye muhtemelen böyle girdi.

Se controlli la testa del serpente controlli il suo corpo.

Yılanlar için ne derler bilirsiniz, eğer başını kontrol ederseniz gövdeyi de kontrol edersiniz.

Qual è il modo migliore per catturare questo serpente velenoso?

Bu zehirli sürüngeni yakalamanın en iyi yolu nedir?

Il morso di un serpente può essere mortale. Stiamo attenti.

Çıngıraklı yılan sokması ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Il morso di un serpente può uccidere. Dobbiamo essere cauti.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Se controlli la testa del serpente, ne controlli il corpo.

Yılanlar için ne derler bilirsiniz, eğer başını kontrol ederseniz gövdeyi de kontrol edersiniz.

Siamo pronti. È forte scendere nella tana di un serpente.

Ve işte hazırız. Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.

Il morso del serpente a sonagli può uccidere. Serve cautela.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Per poi rilasciare veleno al suo interno, come un serpente,

Kabuğu delip aynı bir yılan gibi içeri zehir bırakıyor

Che causa più vittime umane di qualsiasi altro serpente al mondo:

En çok insan ölümünden sorumlu yılan türü olduğunu söylüyor.

C'è un serpente e le medicine sono state buttate per aria.

Burada bir yılan var ve tüm ilaçlar... Mahvolmuş.

Stiamo cercando un serpente a sonagli, uno scorpione e una tarantola.

Bir çıngıraklı yılan, bir akrep ve bir tarantula bulacağız.

Così avrò un po' di luce. Vediamo di trovare quel serpente.

Bu biraz ışık verecektir. Tamam, şimdi yılanı bulmaya çalışalım.

Sembra esserci un'altra entrata. Ecco da dove è entrato il serpente.

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan içeriye muhtemelen böyle girdi.

Il morso di un serpente a sonagli può essere mortale. Cautela.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Se controlli la testa di un serpente ne controlli il corpo.

Yılanlar için ne derler bilirsiniz, eğer başını kontrol ederseniz gövdeyi de kontrol edersiniz.

Se controlli la testa di un serpente, ne controlli il corpo.

Yılanlar için ne derler bilirsiniz, eğer başını kontrol ederseniz gövdeyi de kontrol edersiniz.

Vuoi che prenda il serpente a sonagli afferrandolo per la coda?

Çıngıraklı yılanı kuyruğundan tutarak yakalamamı istiyorsunuz demek?

Se pensi di poter catturare il serpente a sonagli da qui,

Hâlâ o çıngıraklı yılanı yakalayabileceğinizi düşünüyorsanız

Il morso di un serpente a sonagli può essere letale. Cautela.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Dikkatli olmalıyız.

Il solo pensiero di un serpente mi fa venire i brividi.

Bir yılanı sadece düşünmek beni titretiyor.

Il morso di un serpente a sonagli è carico di veleno.

Bir çıngıraklı yılanın ısırığı zehirle doludur.

Siamo pronti ad andare. È forte scendere nella tana di un serpente.

Ve işte hazırız. Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.

Sta diventando molto stretto. Devo essere cauto, non voglio finire sul serpente.

Burası gittikçe daralıyor. Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyız.

Mi farà un po' di luce. Ok, cercherò di trovare il serpente.

Bana biraz ışık verecektir. Tamam, şimdi yılanı bulmaya çalışalım.

La sola parte pericolosa del serpente sono il veleno e le zanne.

Bir yılanın tehlikeli tek kısmı vardır, o da zehri ve dişleri.

Rom Whitaker è erpetologo, ma ha anche un altro soprannome: l'Uomo Serpente indiano.

Rom Whitaker bir herpetolojist, ama çok daha ilginç bir unvanı daha var. Hindistan'ın Yılan Adamı.

Mettendo insieme i fattori, ecco che hai il serpente più pericoloso al mondo.

birleşimi sonucunda ona dünyanın en tehlikeli yılanı diyebiliriz.

L'unica parte pericolosa del serpente sono il veleno e le zanne. Ok, andiamo.

Bir yılanın tehlikeli tek kısmı vardır, o da zehri ve dişleri. Tamam, hadi gidelim.

Il morso del serpente è un doloroso promemoria di quanto sia pericolosa questa missione.

Çıngıraklı yılan ısırığı böyle bir görevin ne kadar tehlikeli olabileceğini hatırlatan bir gösterge.

Mascelle possenti, un morso più doloroso di un serpente: ecco un predatore di cui avere paura.

Çenesi çok güçlüdür ve ısırığı yılandan çok acı verir, korkulacak bir avcıdır.

In questa grotta comandi tu. Decidi. Il morso di un serpente a sonagli può essere letale. Attenzione.

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin. Çıngıraklı yılan ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Aveva la testa di donna, il corpo di leone, le ali di uccello, e la coda di serpente.

O bir kadının başına, bir aslanın gövdesine, bir kuşun kanatlarına ve bir yılanın kuyruğuna sahipti.

Se vieni morso da un serpente a sonagli e non puoi essere aiutato, sei in un mare di guai.

Bir çıngıraklı yılan tarafından ısırılır ve yardım alamazsanız başınız cidden belaya girebilir.

Significa che è pronto a usare i muscoli per scattare in avanti. E per quanto tu possa essere veloce, il serpente a sonagli lo è di più.

Bunun anlamı, kaslarını kullanarak öne atılmaya hazır olduğudur. Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.