Translation of "Resto" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Resto" in a sentence and their turkish translations:

- Tieni il resto.
- Tenga il resto.
- Tenete il resto.

Üstü kalsın.

- Hai del resto?
- Ha del resto?
- Avete del resto?

Hiç bozuk paran var mı?

- Resto.
- Io resto.
- Rimango.
- Io rimango.

Ben kalıyorum.

- Puoi avere il resto.
- Potete avere il resto.
- Può avere il resto.

- Geri kalanları alabilirsin.
- Geri kalan senin olabilir.
- Kalanları alabilirsiniz.

- Non ho resto.
- Io non ho resto.

Hiç bozuğum yok.

- Farò il resto.
- Io farò il resto.

- Geri kalanını yapacağım.
- Geri kalanını ben yaparım.

- Tieni il resto, per favore.
- Tieni il resto, per piacere.
- Tenga il resto, per favore.
- Tenga il resto, per piacere.
- Tenete il resto, per favore.
- Tenete il resto, per piacere.

Üstü kalsın, lütfen.

- Hai scordato il tuo resto.
- Ha scordato il suo resto.
- Avete scordato il vostro resto.
- Hai dimenticato il tuo resto.
- Ha dimenticato il suo resto.
- Avete dimenticato il vostro resto.

Paranızın üstünü unuttunuz.

- Dov'è il resto dei file?
- Dov'è il resto degli archivi?
- Dov'è il resto dei raccoglitori?
- Dov'è il resto degli schedari?

Dosyaların geri kalanı nerede?

- Ti dirò il resto domani.
- Vi dirò il resto domani.
- Le dirò il resto domani.

Gerisini sana yarın anlatacağım.

- Non vuoi sentire il resto?
- Non vuole sentire il resto?
- Non volete sentire il resto?

Geri kalanını duymak istemiyor musun?

- Tom ha contato il resto.
- Tom contò il resto.

Tom paranın üstünü saydı.

- Tom ha fatto il resto.
- Tom fece il resto.

Gerisini Tom yaptı.

Tieni il resto.

Üstü kalsın!

Resto a Osaka.

Osaka'da kalıyorum.

Ecco il resto.

İşte paranızın üstü.

Resto a casa.

Evde kalırım.

- Dov'è il resto dei soldi?
- Dov'è il resto del denaro?

Paranın geri kalanı nerede?

- Vuoi il resto del mio sandwich?
- Vuole il resto del mio sandwich?
- Volete il resto del mio sandwich?

Sandviçimin geri kalanını istiyor musun?

- Dov'è il resto dei tuoi soldi?
- Dov'è il resto dei suoi soldi?
- Dov'è il resto dei vostri soldi?

Paranın geri kalanı nerede?

Il resto è storia.

- Gerisi hikaye.
- Gerisi malum zaten.

Dirò il resto domani.

Gerisini yarın anlatacağım.

Il resto è facile.

Gerisi kolay.

Chi mangerà il resto?

Kalanını kim yiyecek?

Il resto segue naturalmente.

- Gerisi doğal olarak izler.
- Gerisi kendiliğinden gelir.

- Rimarrò.
- Io rimarrò.
- Resterò.
- Io resterò.
- Resto.
- Io resto.
- Rimango.
- Io rimango.

Kalacağım.

- Ti dirò il resto della storia domani.
- Vi dirò il resto della storia domani.
- Le dirò il resto della storia domani.

Hikayenin gerisini sana yarın anlatacağım.

- Voglio sentire il resto della storia.
- Io voglio sentire il resto della storia.

Hikayenin geri kalanını dinlemek istiyorum.

Per il resto della giornata,

yanınızda taşımayı unutmayın

Isolata dal resto del corpo.

vücudun geri kalanından ayrıymış gibi.

Resto per qualche altra settimana.

Birkaç hafta daha kalıyorum.

Dov'è il resto del gruppo?

Grubun geri kalanı nerede?

Tutto il resto è noioso.

Başka her şey sıkıcı.

Tutto il resto era normale.

Başka her şey normaldi.

- Posso leggere il resto del testamento ora?
- Posso leggere il resto del testamento adesso?

Şimdi vasiyetin gerisini okuyabilir miyim?

- Riesce a imitare il resto della famiglia.
- Lui riesce a imitare il resto della famiglia.

Ailenin geri kalanını taklit edebilir.

Agli occhi del resto del mondo

Dış dünyaya karşı

Dovrebbe importare al resto del mondo?

Bu dünyanın geri kalanının umrunda olmalı mı?

Resto in attesa di vederti subito.

- Kısa sürede seni görmeye can atıyorum.
- Yakında seni görmeyi iple çekiyorum.

Ci sono problemi se resto qui?

Burada kalırsam sorun olur mu?

Tom ti ha raccontato il resto?

Tom sana gerisini söyledi mi?

- Tom è più vecchio del resto di noi.
- Tom è più anziano del resto di noi.

Tom geriye kalanımızdan daha yaşlı.

Ma per il resto sembra a posto.

onun dışında iyi görünüyor.

Più a lungo resto qui, più mi infreddolisco

Burada ne kadar uzun süre kalırsam o kadar üşür

E che effetto avrà sul resto del mondo?

Dünyanın geri kalanını nasıl etkileyecek?

E il resto del mondo si sta avvicinando.

dünyanın geri kalanıysa yetişmek üzere.

Tom è proprio come il resto di loro.

Tom da tıpkı diğerleri gibi.

Cosa farò per il resto della mia vita?

Hayatımın geri kalanında ne yapacağım?

Tom è più alto del resto di noi.

Tom geri kalanımızdan daha uzun boyludur.

- Tom voleva passare il resto della sua vita in America.
- Tom voleva trascorrere il resto della sua vita in America.

Tom hayatının geri kalanını Amerika'da geçirmek istedi.

- Sto con loro.
- Io sto con loro.
- Rimango con loro.
- Io rimango con loro.
- Resto con loro.
- Io resto con loro.

Onlarla kalıyorum.

- Sto con lui.
- Io sto con lui.
- Resto con lui.
- Io resto con lui.
- Rimango con lui.
- Io rimango con lui.

Onunla kalıyorum.

- Sto con lei.
- Io sto con lei.
- Resto con lei.
- Io resto con lei.
- Rimango con lei.
- Io rimango con lei.

Onunla kalıyorum.

- Resto a casa.
- Io resto a casa.
- Sto a casa.
- Io sto a casa.
- Rimango a casa.
- Io rimango a casa.

Evde kalacağım.

Che l'America cerca di esportare nel resto del mondo.

çağ dışı patent sistemi.

E poi il resto dello strumento, cioè la gola.

ve boru kısmını da boğaz olarak düşünebilirsiniz.

Il resto proveniva da stati alleati di tutta Europa.

Geri kalanı Avrupa'daki müttefik devletlerden geldi.

Tutto nel mondo è connesso a tutto il resto.

Dünyada her şey birbiriyle bağlantılıdır.

- Sto con Tom.
- Resto con Tom.
- Rimango con Tom.

Tom'la kalıyorum.

Tom non era veloce come il resto di noi.

Tom geri kalanımız kadar hızlı değildi.

- Non resto qui un'altra notte.
- Io non resto qui un'altra notte.
- Non rimango qui un'altra notte.
- Io non rimango qui un'altra notte.

Burada bir gece daha kalmıyorum.

Ok, il resto lo metto in tasca. È andata bene!

Tamam, kalanını cebimde tutacağım. Muhteşem bir keşif!

è il resto del mondo che deve cambiare e adattarsi.

sadece dünyanın geri kalanının değişmesi ve uyum sağlaması gerek.

Davvero volete passare il resto della vostra vita in prigione?

Hayatının geri kalan kısmını hapishanede geçirmeyi gerçekten istiyor musun?

Oggi è il primo giorno del resto della vostra vita.

Bugün hayatınızın geri kalanının ilk günüdür.

- Perché non resto con Tom?
- Perché non rimango con Tom?

Neden Tom'la kalmıyorum?

Tom voleva trascorrere il resto della sua vita con Mary.

Tom, hayatının geri kalanını Mary ile geçirmek istedi.

- Resto a casa stasera.
- Resto a casa stanotte.
- Sto a casa stasera.
- Sto a casa stanotte.
- Rimango a casa stasera.
- Rimango a casa stanotte.
- Resto a casa questa sera.
- Resto a casa questa notte.
- Sto a casa questa sera.
- Sto a casa questa notte.
- Rimango a casa questa sera.
- Rimango a casa questa notte.

Bu gece evde kalıyorum.

Ma questo mi ha avvantaggiato per il resto della mia vita.

Ama hayatımın geri kalanında birçok faydasını gördüm.

resto calma quando faccio qualcosa che normalmente spaventa tutti a morte.

çoğu insanın ödünü koparan şeyleri yaparken sakinim.

Forse, più di quanta ce ne sia complessivamente nel resto dell'oceano.

Hatta belki de okyanusun kalan kısmındaki tüm canlıların toplamından daha fazla.

Il resto del territorio si arrese a me di sua volontà

Arazinin geri kalanı bana isteyerek teslim oldu

Se sto per diventare regolare, devo lavorare il doppio del resto.

Ben müdavim olmak istiyorsam, geriye kalanın iki katı kadar çok çalışmak zorundayım.

Mio nonno vuole vivere tranquillamente per il resto della sua vita.

Büyükbabam hayatının geriye kalan kısmını sakin bir şekilde yaşamak istiyor.

A Lei farebbe inconvenienza se bevessi io il resto del latte?

Sütün kalanını içmemin bir sakıncası var mı?

Parcheggiamo qui e andiamo a piedi per il resto di strada

Arabayı burada parkedelim ve yolun geriye kalanını yürüyelim.

Tom e Maria volevano passare il resto delle loro vite insieme.

Tom ve Mary yaşamlarının geri kalanını birlikte geçirmek istediler.

Per favore ricordate queste parole per il resto della vostra vita.

Lütfen hayatınızın geriye kalanı için bu kelimeleri hatırlayın.

- Resto sempre a casa la domenica.
- Io resto sempre a casa la domenica.
- Rimango sempre a casa la domenica.
- Io rimango sempre a casa la domenica.

Ben pazar günleri her zaman evde kalırım.

- Il generale ha vissuto il resto della sua vita pacificamente dopo il suo pensionamento.
- Il generale visse il resto della sua vita pacificamente dopo il suo pensionamento.

General emekli olduktan sonra hayatının geri kalanını barış içinde yaşadı.

Ma di cui possono andare orgogliosi per il resto della loro vita.

hayatları boyunca gurur duyacakları bir miras da olabilir.

Tom non ha mangiato la pizza con il resto di noi ieri.

Tom dün geri kalanımızla pizza yemedi.

Tom non vuole passare tutto il resto della sua vita in prigione.

Tom ömrünün geriye kalanını hapiste geçirmek istemiyor.

Il senso è quello che rimane quando tutto il resto è strappato via".

Anlam, her şey soyup çıkarıldığında geriye kalan şeydir."

Ho bevuto un po' di latte e ho lasciato il resto in frigo.

Sütün birazını içtim ve geriye kalanını dolapta tuttum.

Tom ha deciso di vivere a Boston per il resto della sua vita.

Tom hayatının geriye kalan kısmında Boston'da yaşamaya karar verdi.

Tom non ha intenzione di restare a Boston per il resto della sua vita.

Tom hayatının geriye kalan kısmında Boston'da kalmaya niyeti yok.

- Il mio interesse è verso il futuro perché passerò il resto della mia vita lì.
- Il mio interesse è riguardo al futuro perché è là che passerò il resto della mia vita.

Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.

Ney guidò la retroguardia per il resto della ritirata e, secondo la leggenda, fu l'

Ney geri çekilmenin geri kalanında arka korumayı yönetti ve efsaneye göre

- Va bene se sto qui?
- Va bene se resto qui?
- Va bene se rimango qui?

- Burada kalabilir miyim?
- Burada kalırsam sorun olur mu?

A Krasny, quando la retroguardia fu tagliata fuori dal resto dell'esercito, Ney respinse con rabbia le

Krasny'de, arka muhafız ordunun geri kalanından koptuğunda, Ney öfkeyle teslim olma çağrılarını reddetti

- Mangia una rana viva ogni mattina e non ti capiterà nulla di peggio per il resto della giornata.
- Mangiate una rana viva ogni mattina e non vi capiterà nulla di peggio per il resto della giornata.

Her sabah canlı bir kurbağa ye ve günün geri kalan kısmında sana daha kötü bir şey olmayacak.

Il giornalismo è stampare ciò che qualcuno non vuole sia stampato. Tutto il resto sono pubbliche relazioni.

Gazetecilik, birilerinin yazılmasını istemediği şeyleri yazmaktır. Gerisi halkla ilişkilerdir.

- Il dovere dovrebbe venire prima di tutto il resto.
- Il dovere dovrebbe venire prima di ogni altra cosa.

Görev başka her şeyden önce gelmeli.

Prima di alzarmi dal letto, passo un po' di tempo a pensare a cosa farò per il resto della giornata.

Yataktan çıkmadan önce günün geriye kalanında ne yapacağım hakkında düşünerek biraz zaman harcarım.