Examples of using "Obbligata" in a sentence and their turkish translations:
O, itiraf etmek için zorlandı.
Plandan vazgeçmek zorunda kaldı.
- Beni bu kağıdı imzalamaya zorladılar.
- İmza vermek durumunda bırakıldım.
Kate kitap okumaya zorlandı.
Kendimi yardımcı olmak zorunda hissediyorum.
Bu yüzden, daha fazla yardım için bir şey yapmaya mecburdum.
Evde kalmaya zorlandım.
Kendimi yardım etmek zorunda hissettim.
Onu ödevimi yapmaya zorladım.
Kate kitabı okuması için zorlandı.
Boyun eğmeyeceğim.
Ben okulu terk etmek zorunda bırakıldım.