Examples of using "Nemmeno" in a sentence and their turkish translations:
Sen orada değildin ki.
Hala bunun farkında değildim.
Ebeveynleri bile.
Düşünme bile.
O yüzemez ve ben de.
Bunun da hiç bir yararı olmadı,
Sakın kımıldamayın.
Gerçekten konuşmak zorunda değilim
O beni bile hatırlamıyor.
Bana yardım etmeyi denemedin bile.
O, teşekkür bile etmedi.
Tom'u duymadım bile.
Tom hiç evlenmek istemiyor.
Tom da ne yapacağını bilmiyor.
Hatta Tom'u öpmedim.
Onunla hiç tanışmadım bile.
hem de beni tanımadıkları hâlde.
Kışın bile fazla karımız olmaz.
Tom, Mary'ye bakmadı bile.
Onları sevmiyoruz ki.
Ondan hoşlanmıyoruz bile.
Ondan hoşlanmıyoruz bile.
Tom onu da yapamadı.
Aslında kabul edeceğini düşünmemiştim.
- Nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.
- Nereden başlayacağımı bilmiyorum bile.
Bu hiç aklımdan bile geçmedi.
ve o kadar uzağa bakmamız gerekmiyor.
Ayrıca su altında olmaktan hoşlanmıyorum.
Tom onun burada olduğunu bile bilmiyordu.
Henüz nereye gittiğimizi sen bile bilmiyorsun.
Dan yazmaya bile başlamadı.
Hiç kimseye güvenme, Tom'a bile.
Tom nerede olduğumu bile bilmez.
Hatta onu deneme.
O konuda şaka bile yapma.
"Yardım etmek için ne yapabilirseniz" demeyin.
Benim cevabım buydu: "Bunun ne olduğunu bile bilmiyoruz,
Tom'un kaç yaşında olduğunu bilmiyorum bile.
Tom, Mary'yi öpmeye teşebbüs bile etmedi.
Tom bunun neden olduğunu bile bilmiyor.
Benim çikolatamı yemeyi düşünme!
Ütülenmiş tek bir gömleğim kalmadı.
İlerlemenin ne kadar iyi olduğunu bilmiyorum bile.
Tom da endişeli değildi.
Hatta onun hakkında düşünme.
Oy vermiyorum bile.
- Ziyan edecek tek kuruşum yok.
- Tek bir yeni boşa harcamayı göze alamam.
Özür dileme nezaketi bile göstermedi.
Burada kışın bile çok karımız olmaz.
O onlara yardım etmeyecek, ben de etmeyeceğim.
Bunu hiç düşünmeyelim bile.
Gerçek adımı arkadaşlarım bile bilmez.
Tom'un soyadının ne olduğunu bile bilmiyorum.
"Bitirdin mi?" "Tam tersine, henüz başlamadım bile."
Dan, Linda'nın gittiğini bile fark etmedi.
- Onun bir anlamı bile yok.
- O, bir anlam bile ifade etmiyor.
Tom kazanmaya bile çalışmayacak.
Sen bizi tanımıyorsun bile.
- Sen onu bilmiyorsun bile.
- Sen onu tanımıyorsun bile.
22 milyon dolarlık yatı bir kenara bırakın
Mary'nin gittiğini Tom fark etmedi bile.
Hava yoksa insan on dakika bile yaşayamaz.
Tom da Fransızca konuşmuyor.
Ben de dans edemem.
Tom da meşgul değil.
Biz onları tanımıyoruz bile.
Şimdiye kadar, müdahalemiz yeterliliğin yakınından dahi geçmedi.
Eğer sen konsere gitmiyorsan, ben de gitmiyorum.
O bu tür işler yapamaz, ve o da.
Tom varlığımı bile bilmiyor.
Onu tanımıyorum bile.
Ben de onu yapamam.
Denemedik bile.
Ben de ondan hoşlanmıyorum.
Burada değildim bile.
O nasıl yüzüleceğini bile bilmiyor!
O beni dinlemez bile.
O bu tür işler yapamaz, ve o da.
Bu komik değil ki.
Tom'un söylediği bir kelimeye inanamazsın.
Tom da mutlu değil.
Tom bile bunu yapmazdı.
Bu söz konusu bile değil.
Tom bile onu yapmaz.
O, dünyadaki tek kız olsa bile onunla flört etmem.
Tom da komik değil.
Tom da çok bilmiyor.
Bunu düşünmemiştim bile.
Nerede olduğunu bile bilmiyorum.
Biz onu tanımıyoruz bile.
Biz bile onu tanımıyoruz.
Onu duymadım bile.
Onu duymadım bile.
Eğlenceli bile değil!
Tom bile orada değildi.
Umurumda bile olmamalı.
- Onun bir anlamı bile yok.
- O, bir anlam bile ifade etmiyor.
Tom da gitmek istemiyor.
Ben bunu yapamazsam muhtemelen sen de yapamazsın.