Examples of using "Mercato" in a sentence and their turkish translations:
- Sen markete gidersin.
- Markete gidersiniz.
Markete git!
- Ben markete gittim.
- Markete gittim.
Biz markete gideriz.
Ben markete giderim.
- Dün markete gittin mi?
- Dün markete gittiniz mi?
Bunu karaborsadan mı aldın?
Noel pazarı nedir?
- Markete gitmedim.
- Ben markete gitmedim.
- Ben pazara gitmedim.
Pazar nerede?
Onları karaborsadan mı aldın?
Piyasa yükseldi.
Market sabah dokuzda açılır.
Markete gitmedim.
Ne zaman pazara gidiyorsun?
Tom marketi inceleyerek gezdi.
Pazarda bazı elmalar satardın.
Sen pazarda bazı elmalar sattın.
- Kim pazara gider?
- Alışverişe kim gider?
Borsa düştü.
Market büyüktür.
Biz pazara gidiyoruz.
Ucuz görünüyor.
John pazara gider.
Bu öngörülemeyen bir pazar.
Hiç daha ucuz odalarınız var mı?
Bu zeytinler markette satılmıyor.
Markette alışveriş yapıyorum.
O, pazarda bazı elmalar sattı.
O haftada bir kez pazara gitti.
Pazar tamamen doymuş.
Bu, alışveriş günüdür.
Konut piyasası durgun.
Pazar aşırı doymuş.
Tom markete gitmeyecek.
Tom markete gitmez.
Bu sözlükler markette.
İbaan Market sebze satar.
Ucuz ithalat piyasayı dolduracaktır.
Oh, o ucuz!
Nike swoosh'tur.
Mesela Amerika'daki çiftçi pazarı,
Market saat kaçta açılır?
Market eczanenin yanındadır.
Anne her gün markete gidiyor.
Tom markete gitmedi.
Tom markete gitmemişti.
Bu, piyasadaki en iyi amplifikatör.
Limonlar ucuz.
O, pazarda bazı elmalar sattı.
İş piyasası gelişiyor.
Çin gelişmekte olan bir pazar.
Ben pazardayken sadece bir koyun satın aldım.
Ve son olarak Çin pazara devasa.
Bu ürün için geniş bir pazar var.
İş piyasası doymuş değil.
Bu, piyasada en gelişmiş model.
Kızım dükkândan süt alıyor.
Bu ürünler için, iyi bir pazar var.
Bu yeni pazar tüm sanayiyi geliştirebilir.
Elmalar şimdi ucuz.
Siz balık pazarında mürekkepbalığı satın alabilirsiniz.
İnsanlar bu pazarda süt almazlar.
Start-up'ımızın eşsiz varlıklarından yararlanarak
gelecek nesilleri beslemeleri için korumak yerine,
Pazar ve devlet arasında kendimizi ezilmiş hissettiğimiz zaman
Yeni model kasım ayında piyasada olacak.
- Tom şu anda markete mi gidiyor?
- Tom şu anda alışverişe mi gidiyor?
Her şey ucuz.
Çocuklar piyasa için çok önemlidir.
O, ucuz görünüyordu.
Bu ürünler için yeni bir pazar bulmalıyız.
Bence onun için bir pazar var.
Her nadir şey pahalıdır, ayrıca ucuz bir at enderdir, bu nedenle ucuz at pahalıdır.
Söylentiye göre bu, Wuhan pazarından örnek bir menü.
Bu fiyat ile, ürününüz Japon pazarında rekabetçi olmazdı.
Piyasada mevcut şampuanların kalitesinde büyük bir fark vardır.
O ucuz bir restoran.
Çin dili bu pazarda İngilizceden daha iyi işe yarar.
Bu ucuz değildi, değil mi?
Gerçekten ucuzdu.
O gerçekten ucuz.
Borsa çok hareketlidir.
Bu çok ucuz.
Bu ucuz değil.
Uyuşturucu ve silahın karaborsası çok geniştir.
AVM veya pazar alışverişleri...
O ucuz bir mağaza.
Balık bugün ucuz.
Borsa düşüşleri beklediğimden daha büyük.
Elmaslar ucuz değil.
''The Boat'' adlı hapishaneye gönderildi.
O kadar ucuz değil.
Coca-Cola, Fanta'yı 2. Dünya Savaşının ortasında Alman pazarı için icat etti.
Ablamız pazardan patlıcan, patates, kabak ve Çin lahanası aldı.