Translation of "L'oceano" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "L'oceano" in a sentence and their turkish translations:

- Amo l'oceano.
- Io amo l'oceano.

Okyanusu seviyorum.

- Abbiamo ascoltato l'oceano.
- Ascoltammo l'oceano.

Biz okyanusu dinledik.

- Hanno attraversato l'Oceano Atlantico.
- Loro hanno attraversato l'Oceano Atlantico.
- Attraversarono l'Oceano Atlantico.
- Loro attraversarono l'Oceano Atlantico.

Onlar Atlantik Okyanusunu geçtiler.

- Mi piace l'oceano.
- A me piace l'oceano.

Okyanusu seviyorum.

L'Oceano Pacifico è l'oceano più grande del mondo.

Pasifik dünyanın en büyük okyanusu.

- L'oceano è davvero grande.
- L'oceano è veramente grande.

Okyanus gerçekten büyük.

- Voglio anche vedere l'oceano.
- Io voglio anche vedere l'oceano.

Ben de okyanusu görmek istiyorum.

è pulire l'oceano.

yapmamız gereken son şey.

L'oceano era calmo.

Okyanus sakindi.

- Possiamo sentire l'oceano da qua.
- Riusciamo a sentire l'oceano da qui.

Okyanusu buradan duyabiliriz.

L'oceano Atlantico separa l'America dall'Europa.

Atlas Okyanusu Amerika'yı Avrupa'dan ayırır.

Solo l'Oceano Pacifico ci separa.

Sadece Pasifik Okyanusu tarafından ayrılıyoruz.

Tom non ha mai visto l'oceano.

Tom hiç okyanus görmedi.

Quindi, OK, magari pulire l'oceano è futile.

Peki belki de okyanusları temizlemek nafile.

È molto piacevole attraversare l'oceano in nave.

Gemi ile okyanusu geçmek çok güzel.

Ad ovest della Francia c'è l'Oceano Atlantico.

Fransa'nın batısında Atlantik Okyanusu vardır.

Il nostro aereo stava volando sopra l'oceano Pacifico.

Uçağımız Pasifik okyanusu üzerinde uçuyordu.

È riuscita ad attraversare l'oceano Pacifico in barca.

O, tekneyle Pasifik Okyanusunu geçmeyi başardı.

Attraverserei l'oceano per poter rivedere il tuo sorriso.

Gülümsemeni tekrar görebilmek için, okyanusları aşardım.

Che incanalano ghiaccio e acqua dalla Groenlandia verso l'oceano.

Grönland'tan su ve buzu okyanusa taşıyor.

O trova una via d'uscita per raggiungere l'oceano globale?

Küresel okyanusa ulaşmanın bir yolunu bulabilir?

Da lì, la via è libera per raggiungere l'oceano.

Oradan da okyanusa ulaşmak için açık bir yolu var.

È stata capace di attraversare l'oceano Pacifico in barca.

O tekneyle Pasifik Okyanusu'nu geçmeyi başardı.

Attirate dal riflesso della luna sull'acqua, si dirigono verso l'oceano.

Denizden yansıyan ay ışığına çekilerek okyanusa doğru gidiyorlar.

Che l'oceano mette in scena il suo spettacolo più magico.

Ay'ın en karanlık evresine denk gelir.

L'oceano sfondava le porte e riempiva il fondo della casa.

okyanus kapıları kırıp evin alt kısmını doldururdu.

Il Brasile è circondato da dieci paesi e l'Oceano Atlantico.

Brezilya on tane ülke ve Atlantik Okyanusu ile çevrilidir.

Solo che, invece di servire per guardare a distanza e l'oceano,

Yalnız bu araçlar gökyüzüne ve karaya bakmaktan ziyade,

La forza gravitazionale della luna è abbastanza forte da attirare l'oceano verso di sé.

...Ay'ın çekim gücü... ...okyanuslarımızı kendine çekecek kadar güçlü.