Translation of "Fortunatamente" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Fortunatamente" in a sentence and their turkish translations:

- Fortunatamente eri a casa.
- Fortunatamente era a casa.
- Fortunatamente eravate a casa.

İyi ki evdeydin.

Fortunatamente fallì,

Neyse ki başaramadı

- Fortunatamente ero ben addestrato.
- Fortunatamente ero ben addestrata.

Neyse ki iyi eğitildim.

- Fortunatamente nessuno si è ferito.
- Fortunatamente, nessuno fu ferito.

Allahtan, kimse yaralanmadı.

- Fortunatamente lo stacanovista non è morto.
- Fortunatamente lo stacanovista non morì.
- Fortunatamente la stacanovista non è morta.
- Fortunatamente la stacanovista non morì.

- Çok şükür, işkolik ölmedi.
- Bereket versin ki, işkolik ölmedi.

Fortunatamente mi sbagliavo.

Neyse ki yanılmışım.

- Fortunatamente nessuno è rimasto gravemente ferito.
- Fortunatamente nessuno rimase gravemente ferito.

Neyse ki kimse ağır yaralanmadı.

Fortunatamente, questa cosa esiste,

Neyse ki, böyle bir şey var:

Fortunatamente, lavoro per qualcuno

Neyse ki şansılıydım ve benim çılgınca fikirlerimi

Fortunatamente, non è morto.

Ne mutlu ki ölmedi.

Fortunatamente Tom era lì.

İyi ki, Tom oradaydı.

Fortunatamente non è morto nessuno.

Allah'tan kimse ölmedi.

Fortunatamente il tempo era bello.

Neyse ki, hava iyiydi.

Fortunatamente nessuno si è bagnato.

İyi ki kimse ıslanmadı.

Fortunatamente c'era caldo questa settimana.

Neyse ki bu hafta hava sıcaktı.

Fortunatamente, Tom non era lì.

- Neyse ki Tom orada değildi.
- Allah'tan Tom orada değildi.

Fortunatamente alcune comunità lo stanno facendo.

Şanslıyız ki bazı topluluklar tam da bunu yapıyor.

Fortunatamente, nel bel mezzo di questo,

Neyse ki tam da bunların ortasında

Fortunatamente ho vinto il primo premio.

Allahtan, birincilik ödülünü kazandı.

Fortunatamente ci sono molti modi per riuscirci.

Neyse ki başarıya ulaşmanın bir sürü yolu var.

Fortunatamente Tom sa qual è il problema.

Neyse ki Tom sorunun ne olduğunu biliyor.

- Per fortuna la porta era aperta.
- Fortunatamente la porta era aperta.

Neyse ki kapı açıktı.

Sono uscito di casa più tardi del solito, ma fortunatamente ero in tempo per il treno.

Ben evden her zamankinden daha geç ayrıldım ama bereket versin ki tren için tam zamanında vardım.