Translation of "Foglie" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Foglie" in a sentence and their turkish translations:

- Le foglie sono cadute.
- Le foglie caddero.

Yapraklar düştü.

- Le foglie dell'albero sono diventate rosse.
- Le foglie dell'albero diventarono rosse.

Ağacın yaprakları kızardı.

Le foglie sono gialle!

Yapraklar sarı!

Le foglie stanno cadendo.

Yapraklar düşüyor.

- Le foglie inizieranno presto a cadere.
- Le foglie cominceranno presto a cadere.

Yakında yapraklar düşmeye başlayacak.

- Ho solo delle foglie e delle mele.
- Io ho solo delle foglie e delle mele.
- Ho solamente delle foglie e delle mele.
- Io ho solamente delle foglie e delle mele.
- Ho soltanto delle foglie e delle mele.
- Io ho soltanto delle foglie e delle mele.

Sadece yapraklarım ve elmalarım var.

- Le foglie degli alberi sono diventate rosse.
- Sugli alberi, le foglie sono diventate rosse.
- Le foglie sugli alberi sono diventate rosse.

Ağaçlardaki yapraklar kırmızıya döndü.

- Tutte le foglie dell'albero sono diventate gialle.
- Tutte le foglie dell'albero diventarono gialle.

Ağaçtaki tüm yapraklar sarardı.

Le foglie cadono in autunno.

Yapraklar sonbaharda dökülür.

Le foglie diventano rosse d'autunno.

Yapraklar sonbaharda kırmızıya döner.

Stanno sbocciando le foglie verdi.

Yeşil yapraklar çıkıyor.

Il vento solleva le foglie.

Rüzgar yaprakları kaldırır.

Le foglie sono diventate rosse.

Yapraklar kızardı.

Le foglie hanno cambiato colore.

Yapraklar renk değiştirdi.

Queste due foglie si assomigliano.

Bu iki yaprak benziyor.

Le foglie cadono per terra.

Yapraklar toprağa düştü.

Perché le foglie sono verdi?

Yapraklar neden yeşildir?

- Il giardino era coperto di foglie cadute.
- Il giardino era ricoperto di foglie cadute.

Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.

Le foglie diventano marroni in autunno.

- Sonbaharda yapraklar kahverengiye döner.
- Sonbaharda yapraklar kahverengileşir.

Le foglie sull'albero sono diventate rosse.

- Ağaçtaki yapraklar kırmızı renge dönüştü.
- Ağaçtaki yaprakların rengi kırmızıya döndü.

Quasi tutte le foglie sono cadute.

Neredeyse tüm yapraklar döküldü.

Questa pianta ha alcune foglie bruciate.

Bu bitkinin bazı yanmış yaprakları var.

Le foglie, poi, hanno poco potere calorico,

Ayrıca yaprakların ısı verme değeri çok düşük,

Vedete che le foglie tendono a chiudersi.

yukarı doğru kıvrıldığını göreceksiniz.

Le foglie sembrano fresche sotto la pioggia.

Yapraklar yağmurda taze görünüyor.

In autunno le foglie cadono dagli alberi.

Sonbaharda, yapraklar ağaçlardan düşer.

Sono solo delle foglie e dei rami.

Sadece yapraklar ve dallar var.

Tutte le foglie sull'albero sono diventate gialle.

Ağacın üzerindeki tüm yapraklar sarardı.

La maggior parte delle foglie sono cadute.

Yaprakların çoğu döküldü.

Queste foglie verdi diventeranno rosse in autunno.

Bu yeşil yapraklar sonbaharda kırmızıya döner.

Sugli alberi, le foglie sono diventate rosse.

Ağaçlardaki yapraklar kırmızıya döndü.

- Come faccio a sbarazzarmi di tutte quelle foglie cadute?
- Come faccio a liberarmi di tutte quelle foglie cadute?

Bütün bu dökülmüş yapraklardan nasıl kurtulabilirim?

In autunno le foglie cambiano colore e cadono.

Sonbaharda yapraklar renk değiştirir ve düşer.

In autunno le foglie sugli alberi cambiano colore.

Ağaçlardaki yapraklar sonbaharda renk değiştirir.

Vedi che le foglie hanno dei piccoli bordi seghettati?

Yaprakların kenarındaki şu küçük şeyleri görüyor musunuz?

Se uso rami e foglie, nasconderò la mia forma.

Ya da dalları kullanarak kendi şeklimi değiştirmeye çalışırım.

Queste grandi scimmie di solito dormono in nidi di foglie.

Genelde bu büyük maymunlar yapraklardan oluşan yuvalarında uyur.

Le foglie degli alberi in giardino sono diventate completamente rosse.

Bahçedeki ağaçların yaprakları tamamen kızardı.

Si trova nelle foglie, nei fiori e nei semi di molte piante,

Yapraklarda, çiçeklerde, pek çok bitkinin çekirdeğinde,

Oppure potrei mettere foglie e rametti nello zaino per mascherare la tipica forma umana.

Ya da çantama biraz yaprak ve dal doldurup keskin insan formu görüntüsünü kırarım.

La leggera brezza faceva stormire le foglie facendo brillare la luce attraverso i rami

Yapraklar hafif bir rüzgarla öyle salınıyordu ki parlak ışık huzmeleri gökyüzünden yere doğru adeta göz kırparak düşüyordu