Examples of using "Stanno" in a sentence and their turkish translations:
Tartışıyorlar.
Onlar geliyor.
- Onlar kavga ediyorlar.
- Kavga ediyorlar.
Onlar kaçıyorlar.
- Onlar dans ediyorlar.
- Dans ediyorlar.
Seni bekliyorlar.
Size servis yapılıyor mu?
Herkes gülümsüyor.
Onlar seni görmezden geliyor.
Onlar seni bekliyorlar.
Onlar akşam yemeği yiyorlar.
Onlar yalan söylüyorlar.
Onlar çalışıyor.
Onlar bekliyor.
Onlar deniyorlar.
Onlar gülümsüyor.
Onlar dinliyor.
Gülüyorlar.
Onlar dalga geçiyor.
Onlar iyi.
Ölüyorlar.
Onlar blöf yapıyorlar.
Onlar uyuyor.
Onlar izliyorlar.
Gidiyorlar.
Daha kötüye gidiyorlar.
Onlar yemek pişiriyorlar.
Herkes onları izliyor.
Onlar ayrılıyorlar.
Onlar onu bekliyor.
Onlar birlikte çalıyorlar.
Onlar beni rahatsız ediyorlar.
Onlar ne satıyorlar?
Onların inşa ettikleri nedir?
Onlar neyi kontrol ediyor?
Onlar ne söylüyor?
Herkes bizi izliyor.
Herkes beni izliyor.
Herkes sana bakıyor.
Onların hepsi seni bekliyor.
- Onlar şimdi çalıştırıyorlar.
- Onlar şimdi koşuyor.
- Şimdi koşuyorlar.
- Onlar şimdi işletiyorlar.
Herkes uyuyor.
Herkes bekliyor.
Herkes gidiyor.
Herkes konuşuyor.
Onların hepsi yalan söylüyor.
Onlar onu arıyor.
Herkes acı çekiyor.
Onların hepsi iyi.
Onlar onu izliyorlar.
Onlar onu izliyorlar.
Onlar ayrılmak üzereler.
- Herkes seni bekliyor.
- Herkes sizi bekliyor.
Herkes onu yapıyor.
Onlar bir oyun izliyorlar.
Onlar ne öneriyor?
Herkes onu izliyor.
Herkes onu izliyor.
Herkes onları bekliyor.
Herkes onları arıyor.
Herkes onlara bakıyor.
Herkes onlara bakıyor.
Onlar onu çalmaya çalışıyorlar.
Onlar sorunla ilgileniyorlar.
Herkes sana hizmet ediyor.
Seni nereye götürüyorlar?
Onlar sana nasıl davranıyor?
Herkes seni arıyor.
Onlar ne yapıyorlar.
- Gitmek üzereler.
- Onlar gitmek üzereler.
Onlar bir şey bekliyor.
Onlar öpüşüyor.
- Onlar saklanıyor.
- Saklanıyorlar.
Onlar bizi bekliyorlar.
Çünkü onlar akşam yemeği yiyorlar.
Kan kaybediyorlar.
Onlar boşa zaman harcıyorlar.
Onlar beni tehdit ediyor.
Onlar eğleniyorlar.
Birlikte konuşuyorlar.
Onlar ne için bekliyorlar?
Onlar atlayacaklar.
Neden onlar protesto ediyor?
Onlar benim peşimdeler.
Onlar cevap vermiyor.
Onlar konuşmuyorlar.
Onlar muhtemelen çalışıyor.
Hâlâ bakıyorlar.
Onlar kiminle dövüşüyor?
Onlar kimi gönderiyor?
Başlamak üzereler.
Onlar Esperanto öğreniyorlar.