Examples of using "Fino" in a sentence and their turkish translations:
- Biz sonuna kadar mücadele edeceğiz.
- Sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Gün doğana kadar uyudum.
Gece yarısına kadar vaktin var.
Altıya kadar bekleyin.
Otuza kadar say.
Önümüzdeki yıla kadar bekle.
Ona kadar say.
Sonuna kadar kalacağım.
Yarından sonraki güne kadar kalacağım.
Saat altıya kadar orada kalacağım.
O, seksen yaşına kadar yaşadı.
Yarına kadar kalacağım.
Hadi sahile yürüyelim.
Nehre doğru ilerlediler.
Nehre doğru yürüdük.
Geç uyudum.
Biz ikiye kadar konuştuk.
İstasyona kadar yürüdüm.
Ben araba ile Kyoto'ya gittim.
Saat ona kadar burada kalacağım.
Ben öğlene kadar bekleyeceğim.
Saat dörde kadar bekleyeceğim.
Onlar arabayla eve gittiler.
Yarın sabaha kadar vaktimiz var.
Camiye sürdüm.
Saat altıya kadar orada kalacağım.
Kyoto'ya kadar gittik.
Biz gözyaşlarına boğulduk.
Öğlene kadar burada olacağım.
2011'e kadar böyleydi.
gün ve gece boyunca hayatta kalmak.
Ne zamana kadar?
Yüze kadar sayabilirim.
Onlar sekize kadar açık.
Buraya yürüdüm.
Onlar tepeden tırnağa silahlılar.
- O, ikiye kadar gelmedi.
- İkiye kadar gelmedi.
O, kendini öldüresiye içti.
Sonuna kadar beklemek zorunda değilsin.
İki buçuğa kadar zamanın var.
En azından yarına kadar bekleyebilir misin?
Seni havaalanına götüreceğim.
İstasyona kadar sana eşlik edeceğim.
Niçin geç saatlere kadar çalışmak zorundasın?
- Asansörü beşinci kata götür.
- Asansörle beşinci kata çıkın.
- Beşinci kata kadar asansöre binin.
- Ben saat altıya kadar Tom'u bekliyor olacağım.
- Altıya kadar Tom'u bekliyor olacağım.
- Tom geç uyudu.
- Tom geç yattı.
100'e kadar nasıl sayılacağını biliyorum.
Tom, kapıya yürüdü.
Biz geç saatlere kadar çalışıyorduk.
Yarın Boston'a uçuyoruz.
Dan nehre doğru sürdü.
Gün ağarana kadar mahkumlara işkence ediyorlar.
Noel'e kadar uzakta olacağım.
Geç saatlere kadar çalışabilirim.
Saat ona kadar uyudu.
O, tamamen bozulmuş.
O yarına kadar bekleyebilir.
Sık sık geç saatlere kadar çalışırım.
Geç saatlerde çalışmaktan nefret ederim.
Alışveriş merkezine gittim.
Tom Boston'a kadar araba sürdü.
Sami arabayla camiye gitti.
Bu gece geç saatlere kadar çalışmak zorundayım.
Sadece bankaya kadar koşacaklar.
Öğleye kadar onların uyumasına izin verdim.
İliklerime kadar ıslandım.
dinî bakım merkezleri gördük.
Evet, bugüne kadar tarihte,
geiiştirmeyi öğreniyorlar.
Saat altıya kadar bekleyelim.
Göle doğru yürüyelim.
Pazartesiye kadar bekleyelim.
Ona kadar sayarım.
Öğleye kadar kalırım.
Arabayla Boston'a gideceğim.
Hadi göle gidelim.
Otuza kadar say.
Biz sonuna kadar kalacağız.
Bu akşam saat altıya kadar boşum.
- Az sayıda kişi yüz yaşına kadar yaşar.
- Çok az kişi yüz yaşına kadar yaşıyor.
Bu gece geç saatlere kadar ayakta kalma.
- 10:00'a kadar çalışmayı planlıyor musun?
- Saat ona kadar çalışmayı planlıyor musun?
İstasyona yürüdün mü?
Az sayıda kişi doksan yaşına kadar yaşar.
Öğleye kadar onun uyumasına izin verdim.
Öğleye kadar onun uyumasına izin verdim.
Dün parka yürüdüm.
Tom beni eve kadar takip etti.
Yarına kadar bekleyemem.
Pazartesiye kadar bekleyemem.
O, kamyonu Dallas'a sürdü.
Öğleye kadar uyuyacağını düşünüyordum.
- Seni bir ölçüde anlıyorum.
- Seni bir dereceye kadar anlıyorum.
Eylül ayına kadar Roma'da kaldılar.
Beni istasyona kadar götürebilir misiniz?
Bana ihtiyacın olduğun sürece bekleyeceğim.
Olgun bir yaşa kadar yaşadı.
Son dakikaya kadar beklemek istemiyorum.