Translation of "Carbone" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Carbone" in a sentence and their turkish translations:

- Hanno bruciato un po' di carbone.
- Bruciarono un po' di carbone.

Onlar biraz kömür yaktılar.

Il carbone sta bruciando.

Kömür yanıyor.

- C'è del carbone nel flusso.
- C'è un po' di carbone nel flusso.

Derede biraz kömür var.

Sì, stanno ancora bruciando il carbone.

Evet, hala kömür yakıyorlar.

E' la copia carbone di suo padre.

- O tıpa tıp babasına benziyor.
- O, babasını kopyasıdır.

Un corvo è nero come il carbone.

Bir karga, kömür kadar siyahtır.

Il corvo è nero come il carbone.

Kuzgun, kömür gibi siyahtır.

- Ero un minatore di carbone.
- Io ero un minatore di carbone.
- Ero una minatrice.
- Io ero una minatrice.

Eskiden bir madenciydim.

Ma ha chiuso tutte le centrali a carbone intorno Pechino.

Ancak Pekin'deki tüm kömür santrallerini kapattılar.

Il sud-est è un importante produttore di energia del carbone, petrolio greggio e gas naturale.

Güneydoğu kömür, ham petrol ve doğal gaz ile ilgili önemli bir enerji üreticisidir.

Il tessuto del polmone del paziente è stato danneggiato da anni di lavoro in una miniera di carbone.

Bir kömür madeninde yıllarca çalışmaktan hastanın akciğer dokusu hasar gördü.

Il carbone, il metano e il petrolio sono i resti di piante e animali vissuti milioni di anni fa.

Kömür, doğal gaz ve petrol, milyonlarca yıl önce yaşamış bitki ve hayvanların kalıntılarıdır.