Translation of "Oka" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Oka" in a sentence and their turkish translations:

Mi az oka?

Sebep nedir?

- Mi a bűntett fő oka?
- Mi a bűncselekmény fő oka?

Suçun ana nedeni nedir?

- Jó oka volt Tominak rá.
- Tominak megvolt az oka rá.

Tom'un onu yapmak için iyi bir sebebi vardı.

Ennek egyszerű az oka:

Nedenini anlamak kolay:

Lehet ennek üzleti oka,

İş ile ilgili olabilir,

Mi lehet az oka?

Sebep ne olabilirdi?

Megvan annak az oka.

Onun için bir neden var.

Mi volt az oka?

Onun için sebep neydi?

Mindenkinek megvolt az oka.

Herkesin nedenleri vardı.

Az oka évszázadokig rejtély maradt.

Yüzyıllar boyu çözülemeyen bir bulmaca.

Sikerességének elsődleges oka az őszinteség.

Dürüstlük onun başarısı için temel nedendir.

A tűz oka egyelőre ismeretlen.

Yangının nedeni henüz bilinmiyor.

Ismert volt a tűzvész oka.

Yangının nedeni biliniyordu.

- Tomnak nem volt oka haragra.
- Tominak semmi oka nem volt arra, hogy feldühödjön.

- Tom'un öfkelenmek için hiçbir nedeni yoktu.
- Tom'un sinirlenmesini gerektirecek bir sebep yok.

Ami a globális felmelegedés fő oka.

küresel ısınmanın bir numaralı sebebini, ele alalım.

Az érdeklődésnek személyes oka is van.

Aslında biraz kişisel bir konu.

Oka úr tanítja majd az angolt?

Bay Oka İngilizce öğretecek mi?

Még nem világos a baleset oka.

Kazanın nedeni henüz belli değil.

Ez az oka, hogy magunkkal hoztunk.

Bizim seni beraberimizde getirmemizin nedeni budur.

- Ez okkal történt.
- Ennek oka volt.

Bu bir nedenden dolayı oldu.

Nem én vagyok a probléma oka.

Soruna sebep olmuyorum.

Mi az oka annak, hogy idejött?

Buraya geliş nedeni ne?

Az elhízás legfőbb oka a cukor.

Şeker obezitenin önemli bir nedenidir.

oka volt rá, hogy feldühödjön.

Öfkelenmek için iyi sebepleri vardı.

Ennek az az oka, hogy 2017 óta

Çünkü 2017'den bu yana

Ennek egyik oka, hogy az óceánok hatalmasak,

Bunun ilk nedeni, okyanusların çok geniş bir alanı,

Hálózatom létrehozásának másik oka az aggodalom volt.

Bu ağı yaratmaktaki ikinci motivasyonum endişeydi.

Úgy hiszem, ennek egyik fő oka az,

Buna sebep olan en büyük sorunlardan birinin

Nyomós oka volt benyújtani a válási papírokat.

Boşanma davası açmak için iyi bir nedeni vardı.

Mi az oka, hogy nem hallgatsz rám?

Beni dinlememenin nedeni ne?

- Mi ennek az oka?
- Mitől van ez?

Nedeni ne?

Az eltúlzott alkoholfogyasztás az impotencia egyik oka.

Aşırı içki içmek, iktidarsızlık nedenlerinden biridir.

Tominak semmi oka nincs arra, hogy elkéssen.

Tom'un geç kalmak için hiçbir nedeni yok.

A kutatásom szerint ennek három fő oka van.

Araştırmam, bunun üç ana nedeni olduğunu gösteriyor.

De az a kérdés, mi ennek az oka?

Tabii ki asıl soru, neden böyle olduğu.

Van valami oka, hogy nem akarod, hogy jöjjünk?

Gelmemizi istememenin bir sebebi var mı?

- A tűzvész oka ismeretlen.
- A tűzvész eredete ismeretlen.

Ateşin kökeni bilinmemektedir.

- Okkal történt.
- Valami oka kellett, hogy legyen ennek.

Bu bir neden için oldu.

Ez az oka annak, hogy nem akartál velem jönni?

Benimle gelmek istememenin nedeni bu mudur?

Semmi oka se lenne rá Tominak, hogy ilyeneket mondjon.

Tom'un böyle bir şey söylemesi için hiçbir sebep yok.

Van valami oka annak, hogy ezeket a régi palackokat őrizgeted?

Bu eski şişeleri saklamanın bir nedeni var mı?

Mi a valódi oka annak, hogy nem akarod ezt csinálni?

Bunu yapmak istememenin gerçek nedeni nedir?

Ez az oka, ami miatt nem akart már vele lenni.

Artık onunla olmak istememesinin nedeni bu.

Mi az oka külön-külön női és férfi sakkbajnokságot rendezni?

Kadınlar ve erkekler için ayrı satranç şampiyonası düzenlenmesinin nedeni ne?

Igen, gondolom a tesztoszteron csökkenése és az ösztrogén növekedése az oka,

Sanırım testosteron kaybedip östrojen almam

Tudod, mi volt az igazi oka, ami miatt felbosszantottam magam miattad?

Asıl sana kızdığım nokta ne idi biliyor musun?

Ez az oka annak, hogy sok ember éli le az életét úgy,

Birçok insanın, arabada oturup dikiz aynasına bakan

Talán ez az egyik fő oka annak, ami a tőkehalakat északra űzi,

Bu mezgitleri kuzeye gitmeye ve daha soğuk bölgeleri aramak için

- Okkal születtünk erre a világra.
- Oka van annak, hogy erre a világra születtünk.

Bir sebeple bu dünyada doğurulduk.

A bevándorlástól való félelem az egyik oka annak, hogy Nagy-Britannia az Európai Uniótól való elszakadásra voksolt.

Göç ile ilgili kaygı Büyük Britanya'nın Avrupa birliğinden ayrılmak için oy verme nedenlerinden biridir.

- Áruld el nekem a hiányzásodnak okát tegnap az iskolából.
- Mondd el, hogy minek okán hiányoztál tegnap az iskolából!
- Meséld el, mi az oka, hogy tegnap kimaradtál az iskolából!

Dün okulda olmayışının sebebini söyle bana.