Examples of using "önnel" in a sentence and their turkish translations:
Sizinle iş yapmak bir zevkti.
Seninle konuşmak istiyorum.
Seninle konuşmak istiyorum.
- Seninle nasıl temas kurabilirim?
- Seninle nasıl bağlantı kurabilirim?
Seninle nereden iletişime geçebilirim?
Sizinle tanışmak büyük bir onur.
Seninle konuşmak istememin sebebi bu.
Tom sizinle, benim hakkımda konuştu mu?
Tanıştığımıza sevindim.
Korkarım ki katılmıyorum.
Ben ruhen sizinle birlikte olacağım.
Sizinle tanışmak bir zevkti, Bay Tamori.
Sizinle iş yapmak zevkti.
Seninle konuşmalıyım.
Seninle Klingonca konuşurum.
Sizinle bir dakika konuşabilir miyim?
Seninle birlikte konsere gitmek istiyorum.
Bu konuda sizinle hemfikir değilim.
Seninle konuşmak istiyorum.
Tabii, oraya seninle gideceğim.
Senin için adil değil.
- Sana katılmıyorum.
- Sizinle aynı fikirde değilim.
- Size katılmıyorum.
- Sizinle aynı görüşte değilim.
Henry adlı biri seninle görüşmek istediğini söyledi.
Bu konuda size katılamayız.
Bir ölçüde seninle aynı fikirdeyim.
Henry seni görmek istiyor.
Ben o hususta size katılamam.
Peki ya sen?