Translation of "Wohnte" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Wohnte" in a sentence and their turkish translations:

Früher wohnte er hier.

O burada yaşardı.

Sie wohnte allein dort.

O, orada tek başına yaşadı.

Früher wohnte Tom hier.

Tom burada yaşardı.

Tom wohnte bei uns.

Tom bizimle yaşadı.

- Er wohnte in einem billigen Hotel.
- Sie wohnte in einem billigen Hotel.

O ucuz bir otelde kaldı.

Ich wohnte jahrelang in Militärunterkünften.

Yıllarca askerî karargâhlarda kaldım.

Er wohnte allein im Wald.

Ormanda yalnız başına yaşadı.

Ich wohnte bei meinem Onkel.

Amcamda yaşıyordum.

Er wohnte dort ganz allein.

O orada tamamen yalnız yaşıyordu.

Tom wohnte hier seit 2003.

Tom 2003'ten beri burada yaşıyor.

Niemand wusste, wo Tom wohnte.

Tom'un nerede yaşadığını kimse bilmiyordu.

Tom wohnte bei den Jacksons.

Tom, Jacksons'la yaşıyordu.

Er wohnte im Zentrum von London.

Londra'nın merkezinde yaşadı.

Er wohnte in einem netten Hotel.

O güzel bir otelde kaldı.

Ich wohnte in einem netten Hotel.

Güzel bir otelde kaldım.

Er wohnte in einem billigen Hotel.

Ucuz bir otelde kaldı.

Sie wohnte in einem netten Hotel.

O güzel bir otelde kaldı.

Ich wohnte in einem billigen Hotel.

Ucuz bir otelde kaldım.

Ich wohnte einmal neben einem Park.

Bir parka yakın yaşardım.

Ich wünschte, ich wohnte in Boston.

Keşke Boston'da yaşasam.

Tom wohnte in einem billigen Hotel.

Tom ucuz bir otelde kaldı.

Hier wohnte ich dreißig Jahre lang.

Burada otuz yıldır yaşıyordum.

Ich wohnte da für fünf Jahre.

Orada beş yıl yaşadım.

Tom wusste nicht, wo Maria wohnte.

Tom, Mary'nin nerede yaşadığını bilmiyordu.

Tom wohnte in einem netten Hotel.

Tom güzel bir otelde kaldı.

Tom wohnte drei Tage im Hilton.

Tom üç gün Hilton Oteli'nde kaldı.

Früher wohnte ich in der Parkstraße.

Ben Park Caddesinde yaşardım.

Tom wohnte drei Monate bei uns.

Tom üç ay bizimle yaşadı.

Tom wohnte einmal tief im Urwald.

Tom ormanın derinliklerinde yaşardı.

Tom wohnte vor drei Jahren hier.

Tom üç yıl önce burada yaşadı.

Wo wohnte Tom, bevor er hierherzog?

Tom buraya taşınmadan önce nerede yaşıyordu?

Tom wohnte drei Jahre bei uns.

Tom üç yıl bizimle yaşadı.

Tom wohnte noch bei seinen Eltern.

Tom hala anne ve babasının evinde yaşıyordu.

Ich wohnte zwölf Jare lang in Kamakura.

On iki yıldır Kamakura'da yaşıyorum.

Er wohnte während seiner Studentenzeit in Kyoto.

Üniversite günlerinde Kyoto'da yaşadı.

Die Polizei ermittelte, wo der Täter wohnte.

- Polis suçlunun nerede yaşadığını ortaya çıkardı.
- Polis sabıkalının nerede olduğunu buldu.

Meine Familie wohnte hier zwanzig Jahre lang.

Ailem yirmi yıldır burada yaşıyor.

In diesem Haus wohnte ich als Kind.

Çocukken bu evde yaşadım.

Tom wohnte ein paar Jahre in Boston.

Tom birkaç yıl Boston'da yaşadı.

Einer meiner Klassenkameraden wohnte früher in Boston.

Sınıf arkadaşlarımdan biri Boston'da yaşardı.

Tom sagte, er wusste, wo Maria wohnte.

Tom Mary'nin nerede yaşadığını bildiğini söyledi.

Tom wohnte drei Jahre bei uns nebenan.

Tom üç yıldır bize bitişik yaşadı.

Tom wohnte während des Krieges in Lyon.

Tom, Lyon'daki savaş sırasında yaşıyordu.

Das ist das Haus, wo sie früher wohnte.

Bu onun yaşadığı evdir.

Tom wohnte früher in demselben Mietshaus wie ich.

Tom benimle aynı apartman binasında yaşardı.

In diesem Haus wohnte der Dichter als Kind.

Bu, bir çocukken şairin yaşadığı ev.

Tom wohnte nur eine kurze Zeit in Boston.

Tom kısa süre sadece Boston'da yaşadı.

- Tom wohnte während seines Studiums bei seinem Onkel in Boston.
- Tom wohnte bei seinem Onkel in Boston, als er studierte.

Tom üniversiteye giderken amcasıyla birlikte Boston'da yaşadı.

In jenen Tagen wohnte er in dem Haus allein.

O günlerde, o, evde tek başına yaşıyordu.

- Ben hat in Singapur gelebt.
- Ben wohnte in Singapur.

Bin Singapurda yaşadı.

- Tom wusste, wo Marie lebte.
- Tom wusste, wo Maria wohnte.

Tom Mary'nin nerede yaşadığını biliyordu.

Tom war nicht der Einzige, der wusste, wo Maria wohnte.

Mary'nin nerede yaşadığını bilen tek kişi Tom değildi.

Während des Studiums wohnte Tom bei seinem Onkel in Australien.

Tom, üniversiteye giderken Avustralya'da amcasıyla yaşadı.

Der Farmer, der in der Nähe wohnte, kam, um Nachforschungen anzustellen.

Yakında yaşayan çiftçi araştırmak için geldi.

- Sie wohnte am Russellplatz 56.
- Sie hat am Russellplatz 56 gewohnt.

O, 56 Russell Square'de yaşadı.

- Tom war früher mein Nachbar.
- Tom wohnte früher bei mir nebenan.

Tom bana bitişik yaşardı.

Die Aussicht vom Hotelzimmer, in dem ich wohnte, war sehr schön.

Otelde kaldığım odanın manzarası çok güzeldi.

Tom wohnte drei Jahre in Boston, ehe er zurück nach Chicago zog.

Tom tekrar Chicago'ya taşınmadan önce üç yıl boyunca Boston'da yaşadı.

Als ich in Rom wohnte, fuhr ich täglich mit der U-Bahn.

Ben Roma'da yaşarken, her gün metroya bindim.

Tom wohnte mietfrei in einem kleinen, nicht weit von uns entfernten Haus.

Tom bizden uzakta olmayan kirasız küçük bir evde yaşıyordu.

- Den Gesprächen wohnte der Außenminister bei.
- An den Gesprächen nahm der Außenminister teil.

Dışişleri bakanı görüşmelere katıldı.

Tom wohnte eine Zeitlang im Auto, nachdem er mit Maria Schluss gemacht hatte.

Tom, Mary'den ayrıldıktan sonra bir süre arabasında yaşadı.

Tom war mit der Bedienung in dem Hotel, in dem er wohnte, unzufrieden.

Tom kaldığı oteldeki servisten memnun kalmadı.

Tom wohnte in einem Zelt nahe dem Flusse, als er den Ferienkurs besuchte.

O, yaz okuluna devam ederken nehrin yanındaki bir çadırda yaşadı.

- Tom wohnte drei Wochen in diesem Hotel.
- Tom logierte drei Wochen in diesem Hotel.

- Tom bu otelde üç hafta kaldı.
- Tom üç hafta bu otelde kaldı.

- Ich lebte, ehe ich hierherkam, in Boston.
- Ich wohnte in Boston, ehe ich hierherkam.

Buraya gelmeden önce Boston'da yaşıyordum.

- Tom lebte in einem interessanten Teil von Boston.
- Tom wohnte in einem interessanten Teil von Boston.

Tom Boston'un ilginç bir bölümünde yaşadı.

Ich habe eine Sammlung von Handtüchern, die ich aus vielen verschiedenen Hotels, in denen ich wohnte, entwendet habe.

Kaldığım birçok farklı otelden çaldığım bir havlu koleksiyonum var.

- Tom lebte etwas mehr als zehn Jahre in dem kleinen Haus.
- Tom wohnte etwas über zehn Jahre in jenem kleinen Haus.

Tom on yıldan biraz daha uzun süredir o küçük evde yaşadı.

- Ihr gefiel es nicht, in der Stadt zu leben.
- Sie lebte nicht gerne in der Stadt.
- Es gefiel ihr nicht, in der Stadt zu leben.
- Sie wohnte nicht gern in der Stadt.

O, şehirde yaşamaktan hoşlanmıyordu.