Examples of using "Winziger" in a sentence and their turkish translations:
Minik yaratıklardan oluşan göz alıcı bir yelpaze.
Dev bir sincap ağzını her seferinde düzinelerce küçük incir tohumuyla dolduruyor.
Bu, okyanusta sadece bir damla.
tek kişilik küçük kapsüllerle uzaya fırlatılan
Binlerce ufak lensten oluşan gözleri ortamda bulunan en ufak ışığı bile süzer.
Kocaman bir dünyanın ufacık bir parçasısın sen. Sadece ufacık bir nokta, belki de daha ufak ama yine de dünya sensiz boş olurdu. İyi ki varsın.