Translation of "Vernünftig" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Vernünftig" in a sentence and their turkish translations:

- Sei vernünftig!
- Seien Sie vernünftig!

Duyarlı ol!

- Das klingt vernünftig.
- Dies klingt vernünftig.

Bu makul görünüyor.

Sei vernünftig!

Makul olun.

Sei vernünftig, Tom.

Tom mantıklı ol.

Das klingt vernünftig.

O mantıklı görünüyor.

Wir sind vernünftig.

Biz makuluz.

Du bist vernünftig.

Sen makulsun.

Tom ist vernünftig.

Tom makul.

Tom war vernünftig.

Tom mantıklıydı.

Der Preis ist vernünftig.

Fiyat makul.

Das ist nicht vernünftig.

O makul değil.

Es ist immerhin vernünftig.

Sonuç olarak, bu makul.

Erscheint dir das vernünftig?

Bu size mantıklı görünüyor mu?

Tom hat sich vernünftig benommen.

Tom akıllıca davrandı.

Toms Worte waren sehr vernünftig.

Tom'un söylediği çok mantıklıydı.

Tom ist vernünftig, nicht wahr?

Tom tedbirli, değil mi?

Ich habe versucht, vernünftig zu sein.

Makul olmaya çalıştım.

Ich denke, der Preis ist vernünftig.

O fiyatın makul olduğunu düşünüyorum.

Das hört sich alles vernünftig an.

Onun hepsi makul görünüyor.

Die Leute sind nicht immer vernünftig.

İnsanlar her zaman mantıklı değildir.

Ich bat Tom vernünftig zu bleiben.

Tom'un uslu durmasını istedim.

Mit Tom kann man vernünftig reden.

Tom ikna edilebilir.

Tom versucht, vernünftig mit Maria zu reden.

Tom Mary'yi ikna etmeye çalışıyor.

Was Tom gesagt hat, ist sehr vernünftig.

Tom'un söylediği çok mantılı.

- Das ist vernünftig.
- Das entspricht dem gesunden Menschenverstand.

Bu sağduyu.

Lass uns versuchen, vernünftig mit ihnen zu reden!

Onları ikna etmeye çalışalım.

Es war sehr vernünftig von ihm, das Schmiergeld abzulehnen.

Onun rüşveti reddetmesi çok mantıklıydı.

- Er hat sich vernünftig benommen.
- Er hat weise gehandelt.

O akıllıca davrandı.

Ich bin nicht sicher, ob es vernünftig ist zu bleiben.

Benim kalmamın mantıklı olduğundan emin değilim.

Was er zu sagen versucht, ist in gewisser Weise recht vernünftig.

Onun söylemeye çalıştığı şey bir bakıma oldukça mantıklı.

Es hat keinen Sinn, jetzt vernünftig mit Anne sprechen zu wollen.

Anne'yi şimdi ikna etmeye çalışmanın yararı yok.

Rousseau war verrückt aber einflussreich, Hume war vernünftig aber hatte keine Nachfolger.

Rousseau çılgın ama etkiliydi; Hume aklı başında ama hiç takipçisi yoktu.

Ich kann Ihrem Vorschlag nicht zustimmen, da er weder gerecht noch vernünftig ist.

Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.

Du solltest vernünftig genug sein, nicht zu trinken, zumindest während du krank bist.

En azından hastalığında sağ duyu gösterip içki içme bari.

In einer irrsinnigen Welt vernünftig sein zu wollen, ist wiederum ein Irrsinn für sich.

Bu çılgın dünyada aklı başında olmayı istemek bile başlı başına bir çılgınlıktır.

Frau Brown warnte Beth, dass sie immer zu schwer sein wird, wenn sie nicht vernünftig isst.

Bayan Brown Beth'i eğer makul şekilde yemezse her zaman çok ağır olacağı konusunda uyardı.