Examples of using "Tiefe" in a sentence and their turkish translations:
Porsuklar derin çukurlar kazarlar.
Bu kesik kötü. Derin bir kesik.
- Oyunun reklamı yapılıyor. -
Onun derin bir sesi var.
Çevrede mutlak sessizlik egemendi.
Tom'un pes bir sesi var.
dipteki zengin besinleri kaldırarak burayı dünyanın
Derinlerde bu şekilde iletişim kurarlar.
çünkü Marmara Denizi okyanusal derinliğe sahip
Onların birbirlerine duydukları derin aşk oldukça açık.
Derinden gelen gereksinim ve isteklere hitap edebilmeli.
Nehrin derinliğini ölçtük.
Onun ızdırabını hiçbir kelime hafifletemez.
Tom Mary'yi yürekten seviyor.
Bu etiket yer ve derinliği ölçüyor
Sadece bizim aramıza, o çok derin derin düşünmez.
aynı zamanda denizle okyanusal derinliğe de sahip değil
çünkü bu sefer derinlik var ama yine su kütlesi yok
fakat taşın derinliği biraz fazlaydı
Kelimeler acısını ifade etmede yetersiz kalır.
Bu dişi ateş böceği mürekkep balığı abisten yüzlerce metre yukarıya doğru göç ediyor.
Güneş batıyor. Fokların avladığı balıklar derinlerden yukarı çıkıyor.
Körfezin ucundaki balıklara erişmek için... ...derin bir kanal geçmeleri gerek.
Sperm balinası 1000 metre derinliğe dalabilir.
Ruhun karanlık gecesi hayatın ortasındaki ölümdür.
Şimdiye kadar dünyada mikropları bulduğumuz
Derinlerden gelen bu defineyi toplamaya her yıl yüzlerce insan gelir.
Perspektif ve derinlikteki ilerleme artık daha gerçekçi resimlerin çizilmesini sağlıyordu
Gecenin artık son saatleri. Ama Asya'nın yağmur ormanları hâlâ karanlığa gömülü.
Sözlerle verilen iyilik, güven oluşturur. Düşüncelerdeki iyilik, incelik oluşturur. Vericilikte iyilik, sevgi oluşturur.
Bense dışında olduğumu hissettim. Ve o dünyanın içinde olmak için derin bir özlem duydum.
Hacimi hesaplamak için uzunluğu genişlikle ve derinlikle çarp.
Bazı yerlerde, okyanus en yüksek dağların yüksekliğinden daha derindir!
Bangi atlama korkutucu mu yoksa eğlenceli mi?