Translation of "Mitgenommen" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Mitgenommen" in a sentence and their turkish translations:

- Hast du einen Fön mitgenommen?
- Haben Sie einen Fön mitgenommen?
- Habt ihr einen Fön mitgenommen?

Bir saç kurutma makinesi getirdin mi?

Sie wurden vom Flusslauf mitgenommen.

Akıntıya kapıldılar.

Eine Wölfin hat das Kind mitgenommen

bir dişi kurt o çocuğu aldı

Tom hat seinen Schirm nicht mitgenommen.

- Tom şemsiyesini yanında götürmedi.
- Tom şemsiyesini yanına almadı.

Tom hat Mary im Auto mitgenommen.

Tom Mary'yi arabayla götürdü.

Warum hast du denn keinen Schirm mitgenommen?

Neden şemsiye getirmedin?

Tom und Maria haben einen Anhalter mitgenommen.

Tom ve Mary bir otostopçu aldı.

Jemand muss deinen Schirm versehentlich mitgenommen haben.

Birisi şemsiyeni yanlışlıkla almış olmalı.

Sie hat ihn an den See mitgenommen.

O onu göle götürdü.

Sie hat ihn in den Zoo mitgenommen.

O onu hayvanat bahçesine götürdü.

Er hat mich gestern in den Park mitgenommen.

Dün beni parka götürdü.

- Sie haben Tom mitgenommen.
- Sie haben Tom genommen.

Onlar Tom'u götürdüler.

Er hatte ihn gesehen. Ich hatte ihn oft mitgenommen.

Onu gördü, onunla tanıştı. Defalarca kez yanına gittik.

Ich wurde das erste Mal in einen Zirkus mitgenommen.

İlk kez bir sirke götürüldüm.

Es tut mir leid, ich habe aus Versehen Ihren Regenschirm mitgenommen.

- Korkarım ki yanlışlıkla senin şemsiyeni aldım.
- Maalesef yanlışlıkla sizin şemsiyenizi aldım.

Wenn er die Karte mitgenommen hätte, hätte er sich nicht verirrt.

Eğer yanında bir harita taşısaydı kaybolmazdı.

Ich habe meinen Regenschirm mitgenommen für den Fall, dass es regnet.

Yağmur yağması ihtimaline karşı şemsiyemi aldım.

Auf dem Weg nach Bonn haben wir noch den Kölner Dom mitgenommen.

Bonn'a giderken Köln Katedrali'ni ziyaret ettik.

- Sag mir, was Tom mitgenommen hat.
- Sagen Sie mir, was Tom mitnahm.

Bana Tom'un yanına ne aldığını söyle.

Als ich sechs war, wurde ich zum ersten Mal in den Zirkus mitgenommen.

Altı yaşında, ilk kez bir sirke götürüldüm.

- Jemand muss sich aus Versehen meinen Regenschirm genommen haben.
- Jemand muss aus Versehen meinen Regenschirm mitgenommen haben.

Birisi yanlışlıkla benim şemsiyemi almış olmalı.

Tom hat mich zu dem Restaurant mitgenommen, wo man für 30 Dollar so viel essen kann, wie man will.

Tom beni otuz dolara istediğin kadar çok yiyebileceğin bir restorana götürdü.

Als ich Kind war, haben meine Klassenkameraden und ich Murmeln zur Schule mitgenommen, um damit zu spielen. Heutzutage haben die meisten Kinder Smartphones und iPods.

Çocukluğumda sınıf arkadaşlarım ve ben oynamak için bütün bilyeleri okula götürürdük. Bu günlerde çoğu çocuğun akıllı telefonları ve iPod'ları var.