Examples of using "Leuchten" in a sentence and their turkish translations:
Mercanlar ışır.
Yıldızlar parlıyor.
Karanlıkta ışıyorlar.
Ay ışığında ışıyorlar.
Karanlıkta ışıyorlar.
Bu ayakkabılar ışıklı.
Yıldızlar gökyüzünde parlıyor.
Tom'un gözleri parladı.
Bazı insanlar çok akıllı değildir.
Yıldızların ışığı, ay ışığından 200 kat daha sönüktür.
Akreplerin morötesi ışık altında neden parladığı gizemini korumaktadır.
Işıyan tek şey mercanlar da değil. Resifte yaşayan her çeşit yaratık yapıyor bunu.
Mary odaya doğru yürüdüğünde Tom'un kaşı gözü oynadı.
Diğer türler sadece yanıp söner. Bunlar ise bir dakikaya kadar hiç durmadan parlayabilirler.
Fakat bu soluk ışık yerde yemek arayan hayvanlara pek fayda etmez.
Miğferler parlıyor, benimki yok, şimdi teçhizatımız gemilerde yatıyor. "
Sevilmek, tüketilmektir. Sevmek tükenmez yağ ile ışık vermektir. Sevilmek, varlığı durdurmak, sevmek katlanmaktır.