Examples of using "Lebten" in a sentence and their turkish translations:
Boston'da yaşadılar.
Onlar sadaka ile yaşıyorlar.
İnsanlar köylerde yaşıyordu.
Ve onlar sonsuza kadar mutlu yaşadılar.
Binlerce yıldır burada olan topluluklar
Krallar gibi yaşıyorlardı.
İki kız kardeş çok barışçıl bir biçimde yaşadılar.
- Kız kardeşler birbirleriyle ahenk içerisinde yaşadı.
- Kız kardeşler birbirleriyle uyum içinde yaşadı.
2018'deki insanları sorarlar.
- Başlangıçta varsıllık içinde yaşıyorlardı.
- Başlangıçta lüks ve sefa içinde yaşıyorlardı.
Biz uzun yıllar kırsalda yaşadık.
Tilki ve ayı birlikte yaşadılar.
Üç tane ayı, o küçük evde yaşıyordu.
Bir tilki ve ayı birlikte yaşadılar.
Savaş sırasında, onlar kırsal kesimde yaşadılar.
Onlar ormana yakın bir köyde yaşıyorlardı.
Ölene dek mutlu yaşadılar.
Onlar evlenmeden önce iki yıl birlikte yaşadı.
Dan ve Linda yıkık bir dairede yaşadı.
Çiftliklerde ya da küçük kasabalarda yaşadılar.
Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.
Bir çekirge ve bir hayli karınca bir tarlada yaşadı.
O ve ben evlenene kadar birlikte yaşamadık.
O, dedesinin yaşadığı evde yaşıyor.
Yerli Amerikalılar Avrupalılar gelmeden önce Amerika'da yaşıyordu.
ve nihayet , nihayet, nihayet
6. yüzyılın başlarında yaklaşık aynı zamanda yaşadılar.
O büyükebeveynlerinin yaşadığı aynı evde yaşıyor.
Savaş başladığında biz on yıl boyunca orada yaşadık.
Dinozorlardan önce bile bu sığ sularda gizlice dolanıyordu.
Uzun, uzun zaman önce yaşlı bir adam ve karısı yaşarmış.
Biz Kobe'de yaşıyorduk.
Bir zamanlar yaşlı bir adam ve karısı küçük bir köyde birlikte yaşarmış.
Böylece, evlenmediler ve mutlu mesut ömürlerinin sonuna kadar yaşadılar.
İki küçük tavşan, beyaz tavşan ve siyah tavşan, büyük bir ormanda yaşadılar.
Ayda yaşasaydık dünya ne kadar büyük görünürdü?
Biri beyaz ve biri siyah renkli iki küçük sincap, büyük bir ormanda yaşadı.
Şu dünyamız, üstünde yaşadığımız hayatımız ne de güzel bir hayat olurdu ayrımcılık yapılmasaydı.
Uzun uzun zaman önce, bir maymun, bir tilki ve bir tavşan birlikte mutlu şekilde yaşadılar.
Eskiden yaşadığımız ev yıkıldı.
Tom'la yaşadığını düşündüm.
Bir zamanlar birlikte mutlu bir şekilde yaşayan ve on iki çocuğu olan fakat onların hepsi erkek olan bir kral ve kraliçe vardı.
Bizr zamanlar, üç çok güzel kızı olan bir kral ve kraliçe yaşardı.