Translation of "Inne" in Turkish

Tom hielt inne.

Tom durakladı.

Tom hielt einige Momente inne.

Tom birkaç saniye durakladı.

Ihnen wohnt eine zarte Härte inne.

Zarif bir dayanıklılıkları var.

Ich habe hier die Leitung inne.

- Buraya ben bakıyorum.
- Buranın sorumlusu benim.

Tom hielt plötzlich inne zu reden.

Tom aniden sustu.

Tom hielt eine Sekunde lang inne.

Tom sadece bir saniye durakladı.

Habe ich hier noch die Leitung inne?

Burada hâlâ sorumlu muyum?

Ich hielt inne und sah ihn an.

Durdum ve ona baktım.

Tom hielt inne, um Luft zu holen.

Tom soluklanmak için durdu.

Er hat eine Führungsposition in der Regierung inne.

O, hükümette üst düzey bir konuma sahiptir.

Sie hat eine Führungsposition in der Regierung inne.

O hükümette üst düzey bir konuma sahiptir.

- Tom hielt plötzlich inne.
- Tom hielt plötzlich an.

Tom birden durdu.

Tom hielt einen Moment inne, um die Konsequenzen abzuwägen.

Tom sonuçları değerlendirmek için biraz zaman istedi.

Spanien hatte einst die Hoheit über die Philippinen inne.

İspanya bir zamanlar Filipin Adalarını yönetti.

- Plötzlich hielt er inne zu reden.
- Plötzlich hörte er auf zu reden.

- O, aniden konuşmayı kesti.
- Bir anda dut yemiş bülbüle döndü.

Wir wurden inne, dass das, was er sagte, nicht die Wahrheit war.

Onun söylediğinin doğru olmadığını öğrendik.

- Plötzlich hielten sie inne zu reden.
- Plötzlich unterhielten sie sich nicht mehr.

Aniden onlar konuşmayı kestiler.

Tom hielt einen Moment inne, um zu lesen, was auf dem Schild stand.

Tom işaretin ne söylediğini okumak için bir an durakladı.

- Tom steckte den Schlüssel in das Schloss und hielt einen Augenblick inne, bevor er ihn umdrehte.
- Tom steckte den Schlüssel in das Schloss und hielt einen Augenblick inne; dann drehte er ihn um.

Tom anahtarı kilide taktı ve onu çevirmeden önce bir süre bekledi.

- Tom wird inne, dass ihn Maria nicht besonders mag.
- Tom sieht ein, dass ihn Maria nicht besonders mag.

Tom, Mary'nin onu çok fazla sevmediğini anlıyor.