Examples of using "Hals" in a sentence and their turkish translations:
Ellerini boğazımdan çek!
O boynumu öptü.
Tom boynumu öptü.
Boynunda bir şey var.
Uzun bir boynu var.
Tom'un uzun bir boynu var.
Tom boynunu kaşıdı.
Boynum tutulmuş.
Böyle asıyordu boynuna
Boğazımda gıcık var.
Bu atkıyı boynuna koy.
Onun boynu kırılmış.
Nabzım kesinlikle çok yükseldi!
ve boru kısmını da boğaz olarak düşünebilirsiniz.
Tom tavuğun boynunu kopardı.
Boğazıma kadar işe batmış vaziyetteyim.
Yutarken boğazım ağrıyor.
Mazeretlerinden bıktım.
Aceleyle giyindim.
Boğazıma kadar onun içindeyim.
Onların hepsinden bıktım.
Tom gırtlağına kadar borçludur.
Vampir tutkuyla onun boynunu öptü.
Ondan kurtulmamız gerekiyor.
Ben senin bitmeyen yakınmalarından bıktım.
Mary boynuna kırmızı bir eşarp giydi.
- Boynuna kırmızı bir atkı takmıştı.
- Boynuna kırmızı bir eşarp bağlamıştı.
Bunu yapmaktan bıkmış olmalısın.
Bütün bu yaygaradan bıktım.
Boynun bir önceki yılda kalınlaştı mı?
O kollarını onun boynuna attı.
Boğazları ve kan damarları öyle eşsiz adapte olmuş ki
Kızın boynunun etrafında uzun bir eşarp vardı.
Tom bir kayak kazasında boynunu kırdı.
Tom ve Mary birbirlerine sırılsıklam âşık oldular.
Tom atın boynuna bir ip bağladı.
ve bunu boğazda bir titreşimli hava sütununa dönüştürürüz.
Boynuna bir bakın,
- Krasny'de ve Smolensk'te boynundan yaralandığı saldırılara öncülük etti.
Boğazım ağrıyor.
Kızlar çim etekler giyiyordu ve boyunlarında çiçekler vardı.
Boynum hâlâ acıyor.
Ben bir karmaşanın ortasındayım.
Bu sabahtan beri boğazımda bir gıcık var. Gerçekten soğuk algınlığına mı yakalandım.
. Korkusuz ve sonuna kadar meydan okuyan o , ordusunun çoğunun yanında boğazında bir İngiliz okuyla öldü
Başın ağrıyor mu ve boğazın acıyor mu?
Küçük kız kolunu onun boynuna koydu ve onun gözünün içine baktı, ama o hiçbir şey göremedi.
Bir zürafanın uzun boynu bile sadece yedi omurga içerir.
Tom'un boynunu sıkma dürtüsüne karşı koymak zordu.
Türkçede birçok organ ve ekstremite ismi -b sesiyle başlar. Örn. baş, burun, boğaz, beyin, bel, bacak, bilek, bağır, böğür, bağırsak, böbrek.