Examples of using "Glücklicherweise" in a sentence and their turkish translations:
Neyse ki başaramadı
Neyse ki, böyle bir şey var:
Neyse ki zamanında oradaydım.
İyi ki kimse ıslanmadı.
Neyse ki, Tom emniyet kemerini takıyordu.
İyi ki, hiçbir yolcu yaralanmadı.
İyi ki, hiçbir yolcu yaralanmadı.
Şans eseri o beni görmedi.
Neyse ki o ölmedi.
Neyse ki, bu sık olmaz.
- Ne mutlu ki o kararı vermek zorunda değildim.
- Neyse ki o kararı vermek zorunda kalmadım.
- Şansıma o kararı vermek zorunda kalmadım.
- Allahtan o kararı vermek zorunda kalmadım.
Neyse ki Tom hayatta kalanlar arasındaydı.
Neyse ki bu hafta hava sıcaktı.
Neyse ki o kazayı atlattı.
Neyse ki Tom hâlâ hayatta.
Neyse ki ben biraz daha uzun süre çalışıyorum.
Allah'tan kimse boğulmadı.
Şans eseri, takdiri ilahi benden yanaydı.
Neyse ki başarıya ulaşmanın bir sürü yolu var.
Allah'tan kimse yaralanmadı.
İyi ki, biri bana giyecek bir ceket verdi.
Allahtan, kimse yaralanmadı.
Neyse ki, hava iyiydi.
Neyse ki başarıya ulaşmak için birden fazla yol var
Bereket versin ki kimse öldürülmedi.
Neyse ki, Tom ciddi olarak yaralanmadı.
Neyse ki, tam Dima'nın uyuduğu sokağın dışında bir Armani mağazası vardı.
Çok şükür, oğlum yeni okulundaki yaşama çabucak uyum sağladı.
Neyse ki onun için bir seyirci tarafından tamamlandı… ve seyirci, genç
Ben evden her zamankinden daha geç ayrıldım ama bereket versin ki tren için tam zamanında vardım.
Neyse ki, Tom bugün dünkünden çok daha iyidir.
Neyse ki, seni konuşturdum.