Translation of "Pünktlich" in Turkish

0.022 sec.

Examples of using "Pünktlich" in a sentence and their turkish translations:

- Sei pünktlich.
- Seien Sie pünktlich.
- Sei pünktlich!

Dakik olun.

- Sei pünktlich.
- Seien Sie pünktlich.

Zamanında gelin.

Er ist pünktlich.

- O, dakiktir.
- O dakik.

Tom war pünktlich.

Tom dakikti.

Tom ist pünktlich.

Tom dakik.

Sei morgen pünktlich.

Yarın geç kalmamaya çalış.

- Kann sie pünktlich kommen?
- Kann sie pünktlich da sein?

O zamanında gelebilir mi?

- Das Flugzeug kam pünktlich an.
- Das Flugzeug ist pünktlich angekommen.

Uçak zamanında geldi.

- Der Zug kam pünktlich an.
- Der Zug ist pünktlich angekommen.

Tren zamanında vardı.

Nancy kommt immer pünktlich.

Nancy asla zamanında varmaktan geri kalmaz.

Kommen wir pünktlich an?

Biz zamanında varacak mıyız?

Tom erscheint normalerweise pünktlich.

Tom genellikle zamanında gelir.

Sie ist nie pünktlich.

O asla zamanında gelmez.

Werden wir pünktlich ankommen?

Zamanında varacak mıyız?

Glücklicherweise war ich pünktlich.

Neyse ki zamanında oradaydım.

Sei bitte unbedingt pünktlich!

Lütfen kesinlikle zamanında gel.

Tom ist immer pünktlich.

Tom her zaman dakiktir.

Ist Flug 23 pünktlich?

23 nolu sefer vaktinde mi?

Seine Vorlesung begann pünktlich.

Onun dersi zamanında başladı.

Er kommt gewöhnlich pünktlich.

O genellikle zamanında gelir.

Tom kommt nie pünktlich.

Tom asla zamanında varmaz.

Der Zug war pünktlich.

Tren vaktindeydi.

Ist der Flug pünktlich?

Uçuş takvime uygun mu?

Ist das Flugzeug pünktlich?

Bu uçak vaktinde midir?

Er ist immer pünktlich.

O, her zaman zamanında gelir.

Tom ist nie pünktlich.

Tom asla zamanında gelmez.

War Tom pünktlich da?

Tom zamanında vardı mı?

Ich bin normalerweise pünktlich.

Ben genellikle zamanındayım.

Ich bin immer pünktlich.

Ben her zaman zamanındayım.

Du musst pünktlich sein.

Dakik olmak zorundasın.

Er kommt nie pünktlich.

Hiç vaktinde gelmez.

Ich hoffe, du bist pünktlich.

Dakik olmanı bekliyorum.

Der Zug ist immer pünktlich.

Tren her zaman zamanında gelir.

Komme pünktlich um 10 Uhr.

Saat tam onda gel.

Der Zug wird pünktlich kommen.

Tren zamanında gelecek.

Sind sie jemals pünktlich gekommen?

Onlar hiç zamanında geldiler mi?

Unser Englischlehrer ist immer pünktlich.

İngilizce öğretmenimiz her zaman zamanında gelir.

Morgen werde ich pünktlich ankommen.

Yarın zamanında geleceğim.

Tom war noch nie pünktlich.

Tom hiç dakik biri olmamıştır.

Der Zug kam pünktlich an.

Tren tam zamanında geldi.

Tom ist pünktlich, nicht wahr?

Tom dakik, değil mi?

Jeder kam pünktlich zum Unterricht.

Herkes sınıfa zamanında geldi.

Fährt der Zug pünktlich ab?

Tren zamanında hareket edecek mi?

Ich werde pünktlich zurück sein.

Ben zamanında döneceğim.

Ich werde pünktlich da sein.

- Zamanında geleceğim.
- Geç kalmam.
- Vaktinde gelirim.

Das Flugzeug ist pünktlich abgeflogen.

Uçak zamanında kalktı.

Der Zug ist pünktlich abgefahren.

Tren zamanında ayrıldı.

Versuche wenigstens, pünktlich zu sein!

Hiç olmazsa zamanında gelmeye çalış.

Nur wenige Leute waren pünktlich.

Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.

Er wird bestimmt pünktlich kommen.

O tam saatinde gelecek.

- Du wirst doch pünktlich sein, nicht wahr?
- Sie werden doch pünktlich sein, nicht wahr?

- Zamanında olacaksın, değil mi?
- Zamanında geleceksin, değil mi?

Du solltest pünktlich zur Arbeit kommen.

İşe zamanında başlamalısın.

Und überhaupt: Du solltest pünktlich sein.

İlk etapta, dakik olmalısın.

Paul ist pünktlich wie ein Uhrwerk.

Paul, saat gibi dakiktir.

Der Bus kommt nicht immer pünktlich.

Otobüs her zaman zamanında gelmez.

Tom zahlt immer pünktlich die Miete.

Tom her zaman kirasını zamanında öder.

Tom ist immer pünktlich, nicht wahr?

Tom her zaman dakik, değil mi?

Er kam pünktlich zu dem Treffen.

Toplantı için zamanında vardı.

Ich zahle die Miete immer pünktlich.

Kirayı hep zamanında öderim.

Tom kam pünktlich zu dem Treffen.

Tom toplantı için zamanında geldi.

Glaubst du, dass wir pünktlich ankommen?

Oraya zamanında ulaşacağımızı düşünüyor musun?

Dank dir kam ich pünktlich an.

- Sayende zamanında geldim.
- Sayenizde, zamanında geldik.

Versuche morgen mal pünktlich zu sein.

Yarın tekrar geç kalmamaya çalış.

Du musst nicht unbedingt pünktlich sein.

Dakik olmak zorunda değilsin.

Der Zug kam nicht pünktlich an.

Tren zamanında gelmedi.

Pass auf dass du pünktlich bist!

Zamanında gelmeye dikkat et!

Kommen Sie bitte pünktlich zur Arbeit!

İşe zamanında gel lütfen.

Ich habe versucht, pünktlich zu sein.

Geç kalmamaya gayret ettim.

Der Zug hat pünktlich den Bahnhof verlassen.

Tren zamanında istasyondan ayrıldı.

Ich bezweifle, dass er pünktlich kommen wird.

Onun zamanında gelip gelmeyeceğinden süpheliyim.

Erwartest du wirklich, dass Tom pünktlich ankommt?

Gerçekten Tom'un zamanında gelmesini bekliyor musun?

Versuche, von heute an pünktlich zu kommen.

Bundan böyle zamanında gelmeye çalış.

Ich erwarte, dass du pünktlich da bist.

Zamanında orada olmanızı bekliyorum.

Sieh zu, dass du pünktlich hier bist!

Zamanında burada olduğundan emin ol.

Er kommt immer pünktlich zu einer Verabredung.

Bir randevuya her zaman zamanında varır.

Sieh bitte zu, dass wir pünktlich weggehen.

Lütfen zamanında ayrıldığımıza emin ol.

Tom kommt fast nie pünktlich zur Schule.

Tom neredeyse asla okula zamanında varmaz.

Ich mag es, Dinge pünktlich zu erledigen.

İşleri zamanında yaptırmayı severim.

Unser Lehrer kommt immer pünktlich zum Unterricht.

Öğretmenimiz sınıfa her zaman zamanında gelir.

Pünktlich komme ich da nicht mehr hin.

Zamanında oraya ulaşmamın bir yolu yok.

- Sie können sich darauf verlassen, dass ich pünktlich kommen werde.
- Du kannst darauf vertrauen, dass ich pünktlich komme.

Zamanında geleceğime güvenebilirsiniz.

Der Schnee hielt uns davon ab, pünktlich anzukommen.

Kar zamanında varmamızı engelledi.

Beeil dich, dann kommst du pünktlich zur Schule.

Acele et ki vaktinde okula varabilesin.

Der Zug kam pünktlich auf dem Bahnhof an.

Tren istasyona zamanında geldi.

Trotz des dichten Verkehrs kamen wir pünktlich an.

Yoğun trafiğe rağmen zamanında vardık.

„Sei bitte pünktlich!“ — „Das bin ich doch immer!“

"Lütfen zamanında gel." "Ben her zaman zamanında geliyorum, değil mi?"

Sie mag keine Leute, die nicht pünktlich sind.

Dakik olmayan insanları sevmez.

- Er kam rechtzeitig an.
- Er kam pünktlich an.

O zamanında geldi.