Translation of "Ball" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Ball" in a sentence and their turkish translations:

- Fang den Ball.
- Fangen Sie den Ball.
- Fangt den Ball.

Topu yakala.

- Gib mir den Ball!
- Geben Sie mir den Ball!
- Gebt mir den Ball!

Bana topu ver.

- Er bekam den Ball.
- Er holte den Ball.

O, topu aldı.

- Lass uns Ball spielen!
- Lasst uns Ball spielen!

Top oynayalım.

Wirf den Ball.

Topu at.

Wirf den Ball!

Topu at!

- Tom trat gegen den Ball.
- Tom trat den Ball.

Tom topu tekmeledi.

- Wirf Tom den Ball zu!
- Wirf den Ball zu Tom!

Topu Tom'a at.

Bitte wirf den Ball.

Lütfen topu at.

Tom warf den Ball.

Tom topu attı.

Tom fing den Ball.

Tom topu yakaladı.

Wo ist der Ball?

Top nerede?

Er fing den Ball.

- O, topu yakaladı.
- Topu yakaladı.

Sie fing den Ball.

O, topu yakaladı.

Maria fing den Ball.

Mary Topu yakaladı.

Fred kickte einen Ball.

Fred bir topa tekme attı.

Er warf den Ball.

- O, topu attı.
- O, topu fırlattı.

Dieser Ball ist rund.

Bu top yuvarlaktır.

- Ist dieser Ball deiner oder ihrer?
- Ist das dein Ball oder ihrer?
- Gehört dieser Ball dir oder ihr?

Bu top senin mi yoksa onun mu?

- Tom warf Maria den Ball zu.
- Tom warf den Ball zu Maria.

Tom topu Mary'ye attı.

Wie wäre es mit Ball

bilyeye ne dersiniz

Wirf mir den Ball zurück!

Topu bana geri at.

Schmeiß mir den Ball her!

- Topu bana at.
- Gönder topu bana.

Der Ball sprang hoch hinauf.

Top yükseğe fırladı.

Er trat gegen den Ball.

O, topa tekme attı.

Sie schlug den Ball hart.

O, topa sert vurdu.

Wirf ihr den Ball zu!

Topu ona at.

Wirf mir den Ball zu!

- Topu bana at.
- Gönder topu bana.

Wirf ihm den Ball zu.

Topu ona at.

Der Hund fing den Ball.

Köpek topu getirdi.

Der Ball traf die Latte.

Top üst direğe çarptı.

Tom spielt mit dem Ball.

Tom bir top ile oynuyor.

Der Ball machte einen leichten Bogen.

Top hafifçe kavisli.

Der Ball traf sie ins Auge.

Top onun gözüne çarptı.

Der Ball rollte über die Straße.

Top, yolun karşısına yuvarlandı.

Ein Ball flog zum Fenster herein.

Bir top uçarak pencereden içeri girdi.

Ein Ball treibt den Fluss hinunter.

Bir top nehirden aşağı doğru yüzüyordu.

Sie fand einen Ball im Garten.

O, bahçede bir top buldu.

Die Katze spielt mit dem Ball.

Kedi topla oynuyor.

Er bleibt nie lange am Ball.

Bir şeye uzun süre bağlı kalamaz.

Ich werde mit Mohan Ball spielen.

Mohan ile top oynamaya gidiyorum.

Tom warf Maria den Ball zu.

Tom topu Mary'ye pas attı.

Tom kickte den Ball ins Tor.

Tom topu kaleye tekmeledi.

Wirf den Ball bitte zu mir!

Lütfen Topu bana at.

Wie viel kostet der Ball hier?

Bu top ne kadar?

Dieser Ball ist jenes Jungen Schatz.

Bu top o çocuğun hazinesidir.

Der Ball hätte mich treffen können.

O top bana çarpabilirdi.

Der Ball flog durch die Luft.

Top havada uçtu.

Er kickte den Ball ins Tor.

Topu kaleye attı.

Ich warf Tom den Ball zu.

Topu Tom'a fırlattım.

Der Ball hätte dich treffen können.

O top sana çarpabilirdi.

- Spiel in diesem Zimmer nicht mit dem Ball!
- Spielt in diesem Zimmer nicht mit dem Ball!

Bu odada top oynama.

Der Ball sprang hoch in die Luft.

Top havada yüksek sıçradı.

Es ist so etwas wie ein Ball.

Top gibi bir şey.

Er hat einen Ball im Garten gefunden.

O, bahçede bir top buldu.

Ein Ball traf sie am rechten Bein.

Onun sağ bacağına bir top çarptı.

Er schlug den Ball mit seinem Schläger.

O, raketi ile topa vurdu.

Für die Puppe bekam ich einen Ball.

Bebek için bir top aldım.

Halt den Ball mit beiden Händen fest.

Topu her iki elinle tut.

Er warf den Ball gegen die Wand.

Topu duvara fırlattı.

Der Hund kaute auf dem Ball herum.

Köpek topu kemirdi.

Tom bat Maria, ihm den Ball zuzuwerfen.

Tom Mary'den topu ona atmasını istedi.

Ich fing den Ball mit einer Hand.

Topu bir elle yakaladım.

Der Hund rannte hinter dem Ball her.

Köpek topu kovaladı.

Tom fing den Ball mit seiner Linken.

Tom topu sol eliyle yakaladı.

Tom fing den Ball mit beiden Händen.

Tom her iki eliyle topu yakaladı.

Sie spielen jeden Nachmittag im Park Ball.

Onlar parkta her öğleden sonra top oynarlar.

Tom fing den Ball mit einer Hand.

Tom tek elle topu yakaladı.

- Tom und Maria warfen sich abwechselnd einen Ball zu.
- Tom und Maria warfen einen Ball hin und her.

Tom ve Mary bir topu ileri geri attılar.

Der Ball rollte am Boden auf mich zu.

Top yerde bana doğru yuvarlandı.

Der Ball des Kindes fiel in das Flüsschen.

Çocuğun topu dereye düştü.

Er hat den Ball über den Zaun geworfen.

O, çitin üzerinden bir top attı.

Er bat mich, den Ball zurück zu werfen.

O benden topu geri fırlatmamı rica etti.

Tom schlug Maria den Ball aus der Hand.

Tom, Mary'nin elinden topu tokatladı.

Ich habe den verlorenen Ball im Park gefunden.

Kayıp topu parkta buldum.

Der Hund sprang hoch und fing den Ball.

Köpek sıçradı ve topu yakaladı.

Markku warf den Ball höher, als er wollte.

Mark topu istediğinden daha yükseğe fırlattı.

Er fing den Ball mit seiner linken Hand.

Sol eli ile topu yakaladı.

Tom fing den Ball mit seiner rechten Hand.

Tom topu sağ eli ile yakaladı.

- Hat Tom schon nachgesehen, ob sein Ball im Schrank ist?
- Hat Tom schon im Schrank nach seinem Ball gesucht?

Tom zaten dolaptaki topunu aradı mı?

Plötzlich schien sich der Ball in Zeitlupe zu bewegen

Top aniden ağır çekimde göründü

Du spielst Ball mit deinem Freund auf der Straße

sen sokakta arkadaşınla top oynarken

Der Junge traf den Ball mit seinem neuen Schläger.

Çocuk yeni sopası ile topa vurdu.

Als Ergebnis spielen wir an regnerischen Tagen drinnen Ball.

Sonuç olarak yağışlı günlerde içeride top oynarız.

Beim Fußballspielen hat mich ein Ball am Hinterkopf getroffen.

Ben futbol oynarken top başımın arkasından bana çarptı.

Dieser Seelöwe kann auf der Nase einen Ball balancieren.

Bir deniz aslanı burnunda bir topu dengeleyebilir.

Der Ball traf ihn an der linken Seite seines Kopfs.

Top ona kafasının sol tarafından çarptı.

Der Spieler schwang den Schläger in Richtung auf den Ball.

Oyuncu raketi topa salladı.

- Du musst am Ball bleiben.
- Du musst auf Draht sein.

- Dikkatli olmalısın.
- Tetikte olmalısın.

Ich konnte den Ball nicht fangen, den Tom mir zuwarf.

Tom'un bana attığı topu yakalayamadım.

Tom und Johannes wollten beide mit Maria auf den Ball.

Hen Tom hem de John Mary'yi dansa götürmek istedi.

Der Ball ist rund und das Spiel dauert 90 Minuten.

Top yuvarlaktır ve maç 90 dakika sürer.