Examples of using "Fernsehsender" in a sentence and their turkish translations:
Bu şehrin büyük bir televizyon istasyonu var.
Yerel televizyona güvenmiyorum.
Bu, amcamın bir spiker olarak çalıştığı TV istasyonu.
Dünya çapında, gazeteler ve televizyon istasyonları Koko ve onun yavrusunun hikayesini anlattı.