Examples of using "Ganzen" in a sentence and their turkish translations:
O, bütün gün boyunca çalışmaktaydı.
O bütün akşam sürdü.
Bütün gün kar yağışı devam etti.
- Tüm gün yağmur yağdı.
- Bütün gün yağmur yağdı.
O, bütün gün boyunca çalışmaktaydı.
- Tüm kurabiyeleri kim yedi?
- Bütün kurabiyeleri kim yedi?
O, bütün gün boyunca çalışmaktaydı.
Tüm öğleden sonra durmadan uyudum.
"Bugün bütün gün izne çıkıyorum." "Gerçekten mi? Bütün gün mü?"
Üstündeki sinekleri görüyor musunuz?
Ben tüm plakları sattım.
O, elmanın hepsini yedi.
O tüm gün sessiz kaldı.
O, bütün gün sessiz kaldı.
Tüm gün yağmur yağdı.
Bütün eşyam nerede?
Tom bütün gün sessizliğini korudu.
Tüm yazım hataları için üzgünüm.
Onlar gün boyunca çalıştılar.
Benim bütün vücudum titriyordu.
Bütün gün çalışıyorum.
Benim komşularımın hepsi pislik.
Bütün gün kar yağdı.
Bütün gün televizyon izliyordu.
O onu bütün gün görmezden geldi.
Tom gündüz boyunca video oyunu oynadı.
Dükkan tüm gün açık.
Bütün gün neredeydin?
Bütün sabah evde miydin?
Dün bütün gün yağmur yağdı.
Dün bütün gün uyudum.
Ben bütün bu gürültüye dayanamıyorum.
Onun adı bu ülke genelinde biliniyor.
Tom bütün sabah bir kitap okudu.
- Bütün gün seni arıyordum.
- Bütün gündür seni arıyorum.
Bu tür büyükçe taşların altına da bakmaya devam edeceğiz.
Onlar ülkenin her yanında topluluk kurucuları.
Sinestiler evren boyunca yaratılmıştır.
Mayuko tüm kurabiyeleri yedi.
Bütün gün çalışmaktayım.
Rüzgar bütün gün esti.
O, bütün sabah oradaydı.
Toplam olarak otuz üye vardı.
O bütün gün uyudu.
Ben bütün gün dışardaydım.
Bütün gün boyunca çalışmaktadır.
Bütün gün boyunca şiddetli yağmur yağdı.
Bütün gün boyunca çalışırım.
Bütün öğleden sonra boyunca yağmur yağdı.
Bütün gün çok yağmur yağdı.
Bütün öğleden sonra neredeydin?
Bütün günü bununla harcayamayız.
Tom bütün gün huzursuz.
Tom bütün gün boyunca çalıştı.
Öğretmenler tüm gün boyunca öğretirler.
- Film boyunca uyumuşum.
- Film boyunca uyudum.
Bu, bütün gün sürer.
O, tüm ülkede bilinir.
O, bütün gün boyunca çalışmaktaydı.
- Sabahtan beri yürüyorum.
- Bütün gündür yürüyorum.
Tüm vücudumda kas ağrısı hissediyorum.
Tüm oda sessizleşti.
Bütün gün buradayız.
Bütün gün etrafta olacağım.
Tom bütün gün oynamaktan başka bir şey yapmaz.
Tom bütün gün uyudu.
Ben bütün gün meşguldüm.
Biz bütün gün poker oynadık.
Tüm gün için 100 Euro.
O, bütün gün sıkıldı.
Bütün gün uyudum.
Tom bütün akşam içki içti.
Sabah saatlerinde şiddetli yağmur yağıyordu.
- Bu yeni bir soluk getirir.
- Bu fark yaratır.
O bütün gün sürdü.
O, bütün planlarımızı altüst etti.
Onlar bütün pastayı yediler.
Tom tüm gün buradaydı.
Tom bütün pastırmayı yedi.
Gün boyu yağmur yağdı.
Yarın bütün gün çalışıyor olacağım.
Bütün sabah ağladım.
Bütün çocuklar kurbağaları nasıl yakalar?
Bütün bu eşek arıları nereden geliyor?
Tüm kurabiyeleri kim yedi?
Bütün pastayı yiyecek mi?
Bütün gün televizyon izliyorum.
Tom bütün elmayı yedi.
Tom sahip olduğu her şeyi sattı.
Tom bütün kurabiyeleri yedi.
Bütün üzümleri kim yedi?
Kedim bütün gün uyur.
- Tom bütün gündür aksırıyor.
- Tom gün boyu hapşırıp durdu.