Examples of using "Feier" in a sentence and their turkish translations:
bu kutlanmaya başlandı
O güzel bir partiydi.
Partiye kim ev sahipliği yapacak?
Tören sona erdi.
Keyfinize bakın.
Bu parti sıkıcı.
Ne harika bir parti!
Parti ilk başta oldukça sıkıcıydı.
Partide ne kadar süre kaldın?
Ne tür bir parti istiyorsun?
Sen partiye kim davet etti.
Ne kadar süre partideydin?
Parti 22 Mayısta düzenlendi.
Onu partiye gitmek için davet ettiler.
Partiye gitmeli miyim?
Tom beni partiye davet etti.
Eğlenmenize bakın.
Ben kutlama için geç geldim.
O beni partiye davet etti.
Parti yapmayı severim.
Tom bir partiden eve sarhoş geldi.
Neden partiye gelmedin?
Parti dokuzda bitti.
Hiç partide dans ettin mi?
Tom'u partiye davet ettim.
Tom'un arkadaşlarından üçü Mary'nin partisine gitti.
Ben partiye katılmayacağım.
Kim sizi partiye davet etti?
Onun partiye gelip gelmediğini biliyor musun?
Tom'un partideki davranışı affedilmezdi.
Onun gelişi partiyi canlandırdı.
Biz partiden çok hoşlandık.
Tom Mary'nin partisine davet edilmedi.
Tom ve Mary partiden beraber ayrıldı.
Tom Mary'nin partiye bir salata getirmesini rica etti.
Tom, parti için patates salatası hazırladı.
Tom parti bile başlamadan önce tamamen sarhoştu.
- Paul babasının yerine partiye gitti.
- Paul babasının evindeki partiye gitti.
Parti ev sahibinin konuşması ile sona erdi.
O, onun doğum gününü kutlamak için bir partiydi.
Partide iki bardak şarap içti.
Partine kaç kişi geldi?
Tom partide bir korsan gibi giyinmiş olarak ortaya çıktı.
Tom sana partinin nerede olduğunu söyledi mi?
Partiye sadece altı kişi geldi.
Senin partinde harika bir zaman geçirdim.
On çifti partiye davet ettik.
Tom gelene kadar parti başlamayacak.
O, partideki tek sarhoştu.
Partide o elbiseyi giyecek misin?
Tom partideki tek sarhoş kişiydi.
Tom, Mary'nin partisine yetişemedi.
O, partideki her güzel kızı öptü.
Partiden sonra ortalığı toparlamak kolay değildi.
Tom bizi partisinde istemedi.
Bu partiye gelebileceğini umuyorum.
Tom partiye yetişebileceğini söyledi.
Tom Mary'nin partisine daveti reddetti.
Mary partide askısız bir elbise giydi.
Tom ve Mary partide sayıları değiştirdiler.
Partinin tarihi henüz belirsiz.
Restoran bana parti için 250.000 yenlik bir fatura çıkardı.
Partide bir sürü şarkı söyledik ve dans ettik.
Neden bizimle partiye gelmiyorsun?
Parti için bir fıçı bira alacağız.
Tom neden hiç kimsenin partisine gelmediğini biliyor.
Dün partide gözümüz seni aradı.
O, Tom'u ve beni partiye davet etti.
Tom Mary'nin partide olmayacağını tahmin etti.
Partide çok iyi eğlendik.
Tom ve Mary, John'un partisine davet edilmemişlerdi.
Tom parti hakkında hiçbir şeyden söz etmedi.
Tom ve Mary önümüzdeki hafta bir parti vermeyi planlıyor.
Tom Mary'nin partisine gitmememiz gerektiğini düşündüğünü söyledi.
Partiye gelememen üzücü bir durum.
O geldiğinde, partiye başlayacağız.
Tom partinin ne kadar süreceğini bilmiyor.
Canım partiye gitmek istemiyor.
Tom partide hoş bir kızla tanıştı.
Partinize kaç kişi davet ettiniz?
Partideki herkes onun zarafetiyle büyülendi.
Partinin ne kadar süreceğini bilmiyorum.
O, partinin ortasında geldi.
O partiyi feshetti.
Bay Taylor partiye gelmemiş olmayı diliyor.
Gelecek hafta sonu partine gelemiyorum.
Tom bir takım elbise ve kravat giyerek partiye geldi.
Partimiz için mükemmel bir yer biliyorum.
Partimiz için on kasadan daha fazla biraya ihtiyacımız var.
O partide bu eski takımı giyemem.
Tom Mary'yi partiye götürmemi istiyor.